SILAYA ÖZLEMÖterdi çalılıklarında sürü sürü kınalı keklikler, Sekerdi bağlarda, çift, çift gezinen kınalı üveyikler, Otlarlardı yeşil sedir ormanlarında alacalı geyikler, Ben ırmaklarındaki, ala balıklarını özledim senin. Kokarlardı kekik lale sümbülleriyle o karlı kırların, İlk bahar gelir gelmez, yeşillenirdi göç ettiğin bağların, Ağustos aylarında bile, başı karlıydı o yüce dağların, İlk baharda yediğim, çiğdemlerini özledim senin. Akarlardı o pınarlarından berrak, somsoğuk suların, Çok olurdur, ırmaklarda al benekli ala balıkların, Çatlardı pınarda ıslatılan, o tatlı karpuzların, Susayıp su içtiğim soğuk pınarlarını özledim senin. Çok sıktı dağdaki ormanların, içinden geçilmezdi, Cinsleri çok nadirdi,ve de onlara kıymet biçilmezdi, Odunları kokuluydu, ve de kokusundan geçilmezdi, Yel estikçe ıslık çalan, o çamlarını özledim senin. Ağustos ayında bile, çok serin geçerdi yaz günlerin, Öterdi bahçelerinde, al sarı güllerde bülbüllerin, Çok uzun geçerdi, bitmezdi soğukları o zemherilerin, Kış gecelerinde, yenilen çerezlerini özledim senin. Bitmezdi uzun kış geceleri, sıra gecelerin olmasa, Güzel geçer şayet o gün, birisinde bir sıra gecesi varsa, Hele ki keklik etinden, arap aşı çorbası yapılmışsa, İşte keklik etinden, arapaşı çorbanı özledim senin. Çok, çok anıları vardır, bu güzel cennet misali yerlerin, Belki daha pek çoktur, oraları benim gibi sevenlerin, Ben gidemesem de pek çoktur, gidip ziyaret ve edenlerin, Ceviz oymanı, kara üzümünü,medeşi özledim senin. Çok vardı , buğday arpa darı öğüten su değirmenleri, Nöbet tutarlardı, buğdayı darıyı öğütmeye gelenleri, Arpa buğday taşırdı değirmene, katırlarla eşekleri, Su değirmenlerinde, buğday öğütenlerini özledim senin. A.Yüksel Şanlıer. |