(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
KENDİME VEDA (5) şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KENDİME VEDA (5) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Nasıl bir ruh haliyle yazılmış anlamak mümkün olmasada, ben üzerinde çok konuşulması gereken bir şiir olduğu kanaatindeyim. Bin deri değiştirdi, bu sarı, koca yılan....(Bin deri değiştirti di gövdeme geçen zaman...Olmalıydı sanki. Kalınca bir deriydi, dalda takılıp kalan... Yılan vurgusunda gösterilmek istenen.kılık değiştirmek,zamana uyum sağlamak adına maskelere bürünmekse bile bu bir zaruret olması hasebiyle insanı YILAN yapmaz.Teşbih benzetmedir."Kocasarı yılan" ise kişileştirme olmuş.Hangi maksatla olursa olsun,düşmana söylenecek sözü; Kendisinden,"RUH" sağdığımız birine asla yakıştırmadım.Bu bence bir hata.Ve dahası şu ki.
Bazısına kefendir, ördükleri kozalar Kanat çırpmadan çürür, ruhûndaki azalar
Yarım kelebek bile, etmez ondaki cenîn O, rûhî tekâmülü, nâkıs mahlûk-u mehîn
Bir tuğbâ ağacına, konmak ister sebatla Kuşlar uçamaz gökte, tüysüz iki kanatla
Kelebek olamayan, kurtlar yerde sürünür Gökteki kelebekler, Hakk’a kartal görünür
En büyük koza dünya; kurdu da altı milyar Cennete kozadayken, hayâlde kanat çırpar... Bundan yukarısına şiir diyemedim.Bütünlüğü bozuk.İfadede güçlükler,beyitler arasında kopmalar var.Bir değil birkaç kez elden geçirilmeli bence.sevgi ve selam.
iyiki burnumu sokmuşum.Biraz daha fazla bilgi edindik.Biyolojik anlamda her 17 yılda bir kere insan tüm hücrelerini yeniler.Bunu bir yerlerden okumuştum her altı yılda bir hüçre değişiminide sizden tahsil etmiş olduk elinize sağlık kardeş.
Yorumunuzu okuyunca, genel bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim. Dikkatli okuduğunuza ve tenkidinize çok teşekkür ederim.
Bin deri değiştirdi, bu sarı, koca yılan Kalınca bir deriydi, dalda takılıp kalan
Açıklama: Saçım sarı olması sebebiyle kendimi mecazen yılana benzettim. Hayvanlar arasında dış deri değiştirebilen hayvanlardan biridir yılan. Yılanın kelimesine menfi yönde bakmadım. İnsanın bedeni her altı ayda bir hücrelerinin ölmesiyle değişir. Cismaniyet bakımından başka bir insan ortaya çıkar. İslam felsefesinde ve tasavvufunda daimi bir yaratma sözkonusudur. Biz istesek de istemesek de maddi yönümüz değişecektir. Bedenin değişimi ruhun değişimine ruhun değişimi de bedenin değişimine sebep olur. Önemli olan bedenî değişim değildir.
Dış derisini atmak, insâna pek de âsân Estetik amaliyat, yapar neştersiz zaman
Açıklama: Evet, insan dış deriyi kolay atar. Bu, hem biyolojik ve tıbbi yönden artık çok kolay. Burada zaman bir doktora benzettim. Estetik kelimesini kullanarak da, amaliyatlarla olan değşimlere işaret ettim. İnsan hem doğal hem de iradi olarak bedenini ve uzuvlarını değiştirebilir.
Açıklama: Fakat dışını değiştirmekle uğraşan insan, içindeki ruhun günahlarla yosun tuttuğunu farkedemiyor. Çünkü bütün dikkati bedeni ve dış alemdedir. Burda nefis, asıl sorundan kişiyi alıkıymak için maddi şeylerin arkasından üzülür. Yani kişiye gerçek dert bu imiş gibi sahibine ağlar durur. Fakat ruh gittikçe paslanıyor.
Hakikatla atamaz, iç derisini fakat; Kalın deriler giyer, ölene kadar kat kat
Açıklama: Bu yosun tutmayı engellemin çaresi hakikattır. Hakikat bilgisi ve eylemiyle iç deriyi atmak lazımken, insan bilerek veya bilmeyerek nefsi ve maddi deriler giyer ölene kadar.
Onu yamamak için, bu geçici âlemde Bütün serveti verir, isterse bir kalemde
Açıklama: O derilerden kastım psikolojik ve maddi deriler. İnsan ruh cihetini veya maddi cihetini ihmal ettiğinde, doktor ve psikologlara iyileşmek için servetlerini harcar. Aşırı tüketim hastalık meydana getitir. Ben bunun tedavi yönünü gösteriyorum.
Tükettiği her şey, elinde iğne iplik Halbuki iç âlemi, dışından daha delik
Açıklama: İnsan yiyip içmediği sürece bedeni hayata riske girer. Ölen hücrelerin veya eriyip giden maddi yönümüzü tamir etmek için yer ve içeriz. Hayat, daha doğrusu geçim kavgası, bedeni dikme işleminden başka bir şey değildir.
Bazısına kefendir, ördükleri kozalar Kanat olmadan çürür, ruhûndaki azalar
Açıklama: Bu kısımda daha genele geçiyorum. Beden kozası içinde sıkışıp kalan ruh, manevi yönden terakki etmediği için, bana göre, tekamülünü elde eldememiş bir varlıktır. Benim için gerçek doğum ,,manevi doğumdur’’. Bunu gerçekleştirememiş ruhlar, bedende ölüdür. Beden de ona bir kefendir. İnsanın ,Ademin dünyaya geliş amacı, kendisinde potansiyel olarak bulunan kabiliyetlerini gerçekleştirmektir. Kozadaki tırtılın fıtratında kanat vardır. Fakat tekamülü gerçekleştiremezse, o potansiyel kanadı ölür gider. İnsanı ben bir güle benzetirim. Bu gül dünyada açmalı. Açmayan gül tomurcuğu çürür ve küflenir. Ayrıca, insan düzünlü bir şekilde maddi ve manevi yönden bir gelişim içinde olmalıdır. Aksi takdirde dünyada çabukl sıkılır. İnsanlar genellikle dış dünyada değişim yapar. Benim için, tam insan ruhi ve bedeni kabiliyetlerini geliştirendir. Felsefe ikiye ayrılır: Nazarî ve amelî. İnsan teorik fennî ve dinî ilimleri, eyleme geçirerek insan-ı kâmil olabilir.
Said Nursi: BİRİNCİ SUALİNİZ: Hazret-i Âdem’in (a.s.) Cennetten ihracı ve bir kısım benî Âdem’in Cehenneme idhali=atılmasının ne hikmete mebnidir?
Elcevap: Hikmeti, tavziftir=bir görevlendirmedir. biz dünyada görevliyiz. Nedir görevimiz? Öyle bir vazife ile memur edilerek gönderilmiştir ki, bütün terakkiyât-i mâneviye-i beseriyenin ve bütün istidâdât-i beseriyenin inkişaf ve inbisatları ve mahiyet-i insaniyenin bütün Esmâ-i İlâhiyeye bir âyine-i câmia olması, o vazifenin netâicindendir. Eğer Hazret-i Âdem Cennette kalsaydı, melek gibi makamı sabit kalırdı; istidâdât-i beşeriye inkişaf etmezdi. Halbuki yeknesak makam sahibi olan melâikeler çoktur; o Belki hikmet-i İlâhiye, nihayetsiz makamâti kat’ edecek olan insanın istidadına muvafık=uygun bir dâr-ı teklifi=meydan iktiza ettiği için, melâikelerin aksine olarak, muktezâ-yi fıtratları olan malûm günahla Cennetten ihraç edildi. . Demek, Hazret-i Âdem’in Cennetten ihracı çıkarılması ayn-i hikmet ve mahz-i rahmet olduğu gibi, HİKMETİN VE RAHMETİN TA KENDİSİDİR küffârın da Cehenneme idhalleri haktır ve adalettir. tarz ubûdiyet için insana ihtiyaç yok.
Yarım kelebek bile, etmez ondaki cenîn O, rûhî tekâmülü, nâkıs mahlûk-u mehîn Açıklama:
Bir tuğbâ ağacına, konmak ister sebatla Kuşlar uçamaz gökte, tüysüz iki kanatla
Açıklama: Yukarıda bahsedilen tekamülünü gerçekleştiremeyen insan, buna rağmen cennetteki tuğba ağacına konan bir kuş olmak ister. Ruhu burda bir kuşa ve kelebeğe benzettim. İnsan cennette ebedi olarak kalmak istiyorsa, kendi manevi hakikatını gerçekleştirmelirdir. Aksi takdirde tuğba ağacının dalına konmak hayli zordur. Benim anlatmak istediğim genel olarak böyleydi. Son beyitleri konuyu evrensele taşıyor.
Kelebek olamayan, kurtlar yerde sürünür Gökteki kelebekler, Hakk’a kartal görünür
En büyük koza dünya; kurdu da altı milyar Cennete kozadayken, hayâlde kanat çırpar
siz sarışın mısınız?:)))))))))))...bakıyorumda hala şiir yazıyorsunuz...veda etmemişssiniz....iyikide etmemişssiniz....güzel ve usataca bir kalemden güzel bir şiir okudum....saygılarımla....
Kaleminiz daim olsun.
Saygılarımla...