Zıkkımın Kökü.
Kendini sola çeken bir banliyö görüldüğünde....
Gölgesine basmadan yürüyen bir çocuk düşer sakallarımdan.. Düğüm atmak isterken çığlıklarına… Gününü şaşırmış takvim yaprağı adres değiştirir.. Gölgesine yaslanır adam… Dudağının kıyısında papatya saçlı bir kızın sevgisi uçuklar… “seviyor,” “sevmiyor.” Geceyi sürme diye çeker gözlerine… Esmer tenli bir şarkı düşer dilinden… Tempo tutar geveze kargalar.. Bu bir intihar düeti.. Tanışamadığım sesimden dinlemiştim… Çırılçıplaktır gözyaşları gökyüzünün.. Yüz çizgilerinde yarıştırdığı bulutların yağmurunda yıkanır kediler.. Durmuş bir zaman görülür.. Nabzının orta yerinde kelebeklerin … Anavatanıdır hüzün şairin.. Acılar dublör çoğaltır durmadan… Gamzesinden terk edilir tebessümler bir sevdanın.. Bir ölünün ağız kokusu utandırır küfürleri.. Esrik bir keman sesi duyulur. Ölümüne yay ile savaşan.. Şimdi boğazıma yapışmış… Zıkkımın kökü. İsmet BAYGIN. |
çok fazla çoğalıyor okudukça amipler gibi,
alkışlıyorum kalemi.