kentin Aşk gerillasıbir gelincik tarlasıyla bir molotof kokteylini karıştırırsak aynı cezvede fincana dökülen ben oluyorum öfke’ye yaslanarak dik durabiliyor hayatın ortasında kalbim parmaklarımın arasından sızan uçurtma gölgeleri,mor bir düğme gibiyim yalnızlığa ilikli bu gece kadehlere bölüştürdüğüm Güzel şarabın Marmara ’lı Nilgün’ü Ömer Hayyam ve ben şarâbi rubailer okuyoruz hüznün yüzüne karşı Aşk yakamızdan düşsün için ( aslında her Aşk yanmaya bir bahanedir kendine dönen bir pervaneyim nârım özümdedir ) bu gece dalgın gemiler geçiyor yine kıyılarından gözlerimin gene de tek başıma Çin ordusuyum karşısında kederin keder ki acı’nın ağır abisi kim hesaplayabilir ki hayal kırıklığımın hacmini ( yüklemi hep aynı nesnesi çok bir cümle Aşk dediğin aslında ben nâra aşıkım Aşk bana nâr ) bu gece buruk bir anons olup geçiyorum haber ajanslarının sarhoşluğundan : - dikkat ! kederden kanayan ağır bir yalnız için acele Aşk aranıyor... ( aslında her Aşk ‘görülmüş’ eski bir mektuptur, kalbimin köhne çekmecelerinin dibinde hangi birinize ağlayayım ne çok terk ettiniz beni be ! ) serkan engin Damar Kasım 2004 |