SAHİPSİZ BİR ANI
Yağmurlu günlerim den di... koşarak geldim ..ellerimi ellerine kavuşturmaktı tek sebebim.. gözlerimi gözlerine hapsetmekti tek niyetim ..Heyecanla tutup keşfe sürüklerdin...Takkk..! önümüze koyulu verdi çaylar ...
Sen şaşkınlık içinde gözlerime baktın okadar hızlıca çarpmıştıki bardakları masaya dedemiz... çayların bir kısmı tabağına dökülmüştü ..sonra çok değerli kedileri geçi verdi pencerenin önüne ;dışarıya bakınmak için... gell sevdinazzz... kedinin ismi ...dedemiz kedisini nazlıyor yağmurun sesi arasında, bir gök gürültüsü.. kedi atladımı kucağına; çaylar masadan aşağıya sen esnekliği belkide en güzel orda becermiştin... en yalın halindi belkide o halin ..en doğru, en yalansız ,ve en komik ..benden kocaman bir kahkaha ve sen zar zor sandalyeye kendini tanıttın. Çokmu korktun kediden..? Bilmeni ne çok isterdim keşke hep doğruları anlatsaydın... dediğimi. Mechul dedemiz ölmüş..oğluda kahvehaneyi satmış belediyeye eski duvarları, eski pencereleri, duvara asılmış gazete küpürleri, yılları üzerinde taşımış sandalyeleri artık yok..! kedileride çok yaşlanmış tıpkı ben gibi ne olduğunu nereye gideceklerini bilmez bir halde dolanıyorlar ... bal köpüğü gözlüm.. esmerim ..yalanda olsa söyle ankaradan... istanbula selam söyle... ellerimi tut yine tüm şevkatinle yanlız bırakma.. gitmem lazım dersen yine, ölümün üzerine yemin et.. sakın sağ bırakma olurmu... sahibsiz kedilerin sana ahı var almadan git... |