O BENDİM İŞTE
Ulu bir çınar ağacı gördünüz mü hiç?
Bütün heybetiyle durur gözünüzün önünde, Bütün darbelere karşı direnir ayakta kalmak için, Dallarını, yapraklarını, filizlerini beslemek için, Oysa ki yakından baksanız görürsünüz, Evcilik oynayacak bir oda kadar içinin kovuk olduğunu, Adeta size,"Halim kalmadı ama direniyorum," der, Kolum, kanadım, dalım için, O çınar, o bendim işte...... Siz, dibi karanlık bir kuyu gördünüz mü hiç? O kuyuya düşmüş, kendine uzanacak eli bekleyen birini, O karanlık derin kuyuda çaresizce duymak ister, Yukarıdan gelecek en küçücük bir sesi, Uzanacak o el, duyacağı o ses hayat demektir bilir ki, Hiç hissettiniz mi kendinizi, içi kovuk bir çınar gibi, Ya da dibi karanlık bir kuyuya düşmüş gibi? O bendim işte, dibi karanlık kuyuda bekleyen o eli, o sesi...... Hiç, siz bir kavak fidanı gibi hissettiniz mi kendinizi ? Herşeyden kesmişken ümidi, Sıcacık bir sevgi sarıverdi mi yüreğinizi, İlk gençlik aşki gibi, başınızda esti mi , Hiç kavak yelleri, Yeniden doğmuş gibi, hissettiniz mi kendinizi? Derken, birden rüyadan uyunıp gördünüz mü gerçekleri? Zaman ve mekanın yanlış olduğunu, Yanlış bir sevginin, yüreğinize yerleştiğini, Yüreğiniz dağlanırken, Şaşırdınız mı hiç nasıl hareket edeceğinizi, Hiç kolunuz kanadınız kırılıp yanlara düşüverdi mi, Üstüne üstlük zalimin biri, yapıp her zaman ki zalimliğini, Acılarının üstüne tuz biber ekiverdi mi ? Allah kimseye vermesin bu kadar çeşitli derdi, Bilemedim bir türlü ne ağlayıp ne güleceğimi, Kader mi , bu nedir anlamadım ki ! 30. 10. 06 02:30 P. METİN |
Şiirin bu kez yerli yerinde güzeldi.