ÖĞRETMENİM
Yine şaha kalktı söylev nutuklar
Kol gezer meydanda cahil atıklar Yığılı üstüste kalas kütükler Öğretmenim bunu çabuk yaz da gel Bellidir görevin topla mitili Kurutma bahçende fidan çitili Bakıpta yozlara kısma fitili Bekleme soğusun kışta güzde gel Kolay mı cahillik sana direne Bazı yaya bazı atla tirene Hızını ayarla basma firene Sağlamdır potinin koşup tezde gel Edirne Ankara Erzurum Kars’a Tebeşir tozunu çıkarak arşa Yirmidört kasımda katılak marşa Marşlar çalınıyor türkü sazda gel Aldanma fallara gelmeyiz göze Bilmem gerek var mı başkaca söze Yaslanıp oturmak yakışmaz bize Dört bir koldan vatanını gezde gel Tanı ki neslini sallansın beşik Değmesin harama ne çatal kaşık Karanlık ürkütür kutsaldır ışık İlmin ışığında yok et ezde gel Kul cahil kalırsa şaşlar çoğalır Umudun kesersen yaşlar çoğalır Durmaya kalkarsan taşlar çoğalır Ata’nın yolunda aynı hızda gel HAYDARİ öğretmen kime ne desin Bırakma milletim birbirin yesin Bunları yazana kimse küsmesin Sağlam vur ayağın yozu ezde gel |
İlmek, ilmek onu dokur Öğretmen
Çözülmez sır olan ilimdir insan
Çözer sayfa sayfa okur Öğretmen
Cehaleti boğan tek ışıktır o
Küçük fidanlara pek aşıktır o
İlmin kundağına bir beşiktir o
Cahilin surunu yıkar Öğretmen
Bir harfine kırk yıl köle olunur
İlim Çin de olsa gidip alınır
Halk içinde meşaledir salınır
Karanlığa ışık yakar Öğretmen
Çiçektir bilene açar ve kokar
Geçmişte örnekle ileri bakar
İlmin ışığında su gibi akar
Çaydır öğrenciye akar Öğretmen
Kalplerin Sultanı saygındır yeri
Beyinlere yapar ilmi seferi
Cahilin kurduğu tuzaktan beri
Hep daha ileri bakar Öğretmen
Dilsizlerin dili körlerin gözü
Yılanı delikten çıkarır sözü
Can koymuş o yolda kucaklar közü
Engel aşar teker teker Öğretmen
Öğretmene boynum kıldan incedir
Sevgin büyük saygıdan da öncedir
ÜSTADİM gözünde o bir goncadır
Kokladıkça başka kokar Öğretmen