zaman, yokluğunun ertesi/ ne gün sayıyorum ne de uyuyorum geceleri! / yüreğim sıkışıyor göğsümde bir yırtık gibi yokluğun uçmak isteyen titrek bir serçe gibi çelimsiz ve rüzgara arkasını dönemeyecek kadar cesaretsizim bildiğin gibi değil! yokluğunda başka bir hal aldı yüzüm bakışlarım solgun eskidi gülüşlerim ve yanağımda hiç yoktu sanki gamzelerim öptüğün yerden çürüyor sevinçlerim bir sözüyle dünyayı deviren ben, şimdi tüm devrilmişliklerin altında gibiyim öylesine ağır ölesiye zor yastığımda hala kokun ellerimde ise parmak izlerin ve gözlerinin değmediği her an kanar gözlerim gün doğumları sancılı gecenin tüm ağırlığı kasıklarında ve her sabah öksüz her tan yeri ağlak şehrin tüm camekanlarında yüzün afişe edilmiş gidişin çığırtkan martılar alaycı yokluğunun ertesinde günlerden hüzün yokluğun ölesiye hasret öylesine rezil Gülay Bulut onaltıkasımikibinon |
zor olan beklemek değil, beklediğinin dönmeme ihtimalini bilmek sanırım...
oysa...
gönlünüzce kalın