B İ T T İ (Empati Şiirleri - 6)bitti, bitti artık, arama ve sorma beni, mesaj da çekme mail de yazma, bundan sonra ne bakacağım ne de okuyacağım, bitti diyorum bitti artık. bunlar sana son sözlerim. araya aracılar sokup, kendi yapamadığını başkasına yükleme bana yaşattıklarını ve de yaşatamadıklarını da saklama, ve gıyabımda mahkemeler kurup, beni mahkum edip, kendini de aklama. bak şimdi, bak şimdi mazimin tozu, bak şimdi gönlümün güzü, kışı, bak şimdi veda ettiğim, bak şimdi üstüne kapıları örttüğüm, bak şimdi sana ait ne varsa ğömdüğüm. aç kulaklarını, sessizce beni dinle, hiçbirşey söylemeden, nefes bile almadan dinle, ve bu sözlerimi en yüksek sadâ ile dinle, hani kızar gibi, hani avazı çıktığınca bağırır gibi, hani gökgürültüsü gibi, hani volkan gibi, hani sağanak yağmur gibi, hatta kıyamet gibi dinle... ben sana bitti dedim, sense beni sevdiğini söyledin. madem ki bu sözler sende vardı, söyle, hadi söyle "neden bugüne kaldı?" ve "neden" diye sorma artık, sana son kez anlatacağım ve ebediyyen susacağım. ilk başlarda iyiydi, güzeldi, hoştu herşey, yüreğime saplanan AşK tadında oktun, adım atacak yer yoktu bende, heryer sendin, herşey sendin, hücrelerim adedince coktun, sonra gözlerime ilk baktığında, icime ılık bir heyecan gibi aktığında, ve beni yalnız gecelerimde alev alev yaktığında, kara sevda neymiş, hasret neymiş anladım. yaşattın bana hazların en yücesini, seninle gördüm AşKın zirvesini ve seninle vardım BIZ olmanın tadına, sen de biliyorsun ki, tek bir leke kondurmadım adına. koskoca yedibuçuk yıl geçti, ikibin yediyüz otuzyedi gün, kaç saat kaç dakika hatta kaç saniye, otur da bir hesapla kaç nefes yapar. sensiz bir nefes almadım, başka hayallere dalmadım BEN... unutma hatıralar birikir, iyisiyle, kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla, ölüsüyle, dirisiyle... bazen bir terazi kurarsın, soruları bir bir sorarsın, ve aldığın ceyaplarını tartar, kâr mi zarar mı bakarsın. eğer hep zarar varsa hanemde, ve "düzelir" diyorsam bahanemde, "bunu haketmiyorum" diyorsam her seferde, ben yanlış yerdeyimdir, yanlış zamanda... dur daha bitmedi, gönül bahçelerimdeki tüm çiçekler, sana açtı yıllardır, bir güneş ol, bir su ol da hayat bulayım derken, rüyalarıma renk ol, güzelliklerle dol derken, sen kabusları bırakırdın her seferinde, kapıları çarpıp çıkarken... her gidişinde karla karışık yağmur olurdun, dolu olurdun, buz olurdun üstüme yağan, ve hayallerim dona çekerdi, sözlerin içime acıları ekerdi... "nolur gitme" dedigimde dönüp bakmazdın, gözyaşlarıma aldırmaz haykırışlarımı da takmazdın... öylece kalakalırdım boynu bükük, harabeler gibi yıkık dökük, bir bütünden eksilen ilmekler gibi sökük... sense her zamanki alaycılığınla, "bana rol yapma" derdin, "göz yaşlarini kullanma" "ajitasyon yapıp üstüme çullanma" derdin. ve zaten yıpranmış sabrımı, hakaret yayına takıp ok gibi gererdin, sonra egonu tatmin için, sözüm ona gücünü göstermek için, benim isyanımı susturmak için, iki tokat vurup giderdin... iki tokat, iki ölüm gibi gelirdi bana, ahh bir bilsen içimden neler sayardım sana, Allah biliyor yüregimi, sen bilmesen de, O’na inancim siliyor gözyasımı, sen silmesen de... ama önceleri silerdin, "sana kıyamam" derdin, sonra "Allah günah yazmasa sana kıyam ederim" derdin, "eger şirk olmasa" secde bile ederdin... şimdilerde sendeki hürmet kahır oldu, iltifatlar küfür oldu, yüzümü okşayan ellerin artık tokata döndü, ve bendeki sen, işte o zaman söndü... bir de alkolün vardi, üstüme kuma gelen, ardından kumarın çıktı, aklını çelen, sen sarhoşken sızardın, ben yıkıldığımda, sen sebepsiz kızardın, ben yıkıldığımda, ve sen üstüne üstlük azardın, yine, yine ben yıkıldığımda... derken, saatler sonra kendime geldiğimde, onca yıkılmışlığıma rağmen, hırpalanmış umutlarımı toplar, yine seni özlerdim, belki diye başlayan cümleler kurardım, hata bende mi acaba deyip, özür dilemek için seni, yine ben arardım. sensizliğin her saniyesi uçurum gibiydi, canhıraş çığlıklarımla kaç defa düştüm, ama yine de kelebekler gibi, sevgimin üzerine üşüştüm, umurunda bile olmazdım, çeker giderdin umarsız, sessizlik bana kalırdı, sensizlik bana, hasret bana kalırdı, yalnızlık bana, ama o nefret ettiğim yanın, vurdumduymazlığın kalırdı sana. sonra her gidişinin ardından ellerim yanardı, ellerini çekerken ellerimden, sanki dikenler çekilirdi avuçlarimdan, ve canim çikardi parmak uçlarimdan, dahasi gönül bahçelerimdeki hayallerimi zararlı otlar gibi söktün her defasında, ve gözyaşlarımı döktün, sonra kabuslar gibi çöktün başıma... önceleri tadımdın, şimdilerde zehir oldun aşima, ve BIZ olarak cıktığımız bu yolda kaldım tek başıma.... sen bana afet gibiydin, deprem gibiydin, zararlı otlar gibi yıllardır hayallerimi söktün, göz pınarlarımda biriken bütün gözyaşlarımı kendıne döktün. artık biliyorum ki, sorun ben değildim, ama yine de, boynumu büküp eğildim, her defasında dağıldım, sonbahar yaprakları gibi savruldum, fırtınaydın, borandın, bağırdığında gök gürlese duyulmazdı, şimşek gibi cakar, sanki öldürecek gibi bakardın... icimden kac kez şehadet getirdim, ve işte o günden beri sana olan inancımı yitirdim, ve seni yavaş yavaş bitirdim. az kaldı bekle, bunu söylemezsem gözüm açık giderim, sen beni uyuttuğunu sandın, yalanlarınla avuttuğunu sandın, ben biliyordum ama artik sen de bil, ben herşeyin farkındaydım, işte o günden beri, senden ayrılmanın kararındaydım. bana bir kez bile içten bir dille seni seviyorum demedin, bekledim, hep bekledim, gözlerinde gerçekliği, dilinde mertliği bekledim, ve bitti dediğimde uyandın, oysa, ben sana yıllarca yandım, her sözüne koşulsuz inandım, tabiri caizse üç aylık bebek gibi herşeyine kandım, ama sen ilk defa, "bitti" dediğimde yandın. ve sonra, ansızın, telaşeyle, paldır küldür, "seni seviyorum" dedin. oysa farkında değildin, sesin cilizdi, ruhsuzdu, ceset gibiydi, sen de biliyordun ki, düştüğün yer, bir daha hiç çıkamayacağın, derin bir kuyunun dibiydi, ve boynuna takilan bittiğinin idam ipiydi. bitti artik, yazacaklarim da bitti, söyleyeceklerim de, seni buruşturuyorum ve çöp sepetine atiyorum, üstüne de bir kibrit çakiyorum. isteyen varsa eger, küllerini de bedavaya satıyorum. ve şimdi huzurluyum, artık beni rahatsiz etme, yılların yorgunlugu ile yatıyorum, uyuyacagım, ve yarın sabah yeni bir güne mutlu uyanacagım, şükürler olsun şükürler olsun ki, BITTI... bitti... ahhh bittiiiii........... 04.Kasım.2010 / Frankfurt Metin ESER Şiirimin gerek seslendirmesi, gerekse ses düzenlemelerinde büyük özveri ve emek veren Sessiz Peri’ye çok teşekkür ediyorum... |
Bitti deriz de aslında yüreğimizin bir köşesinde can çekişmez mi bazı şeyler.Küçük bir kıvılcım beklemez mi? Canlanmaz mı en derinlere diri diri gömdüğümüz acı tatlı hatıralar.
Çok güzel idi. Severek, keyif alarak seslendirdim. Şiirinize ses olmaktan onur duydum. Teşekkürler.