GEL SEVDALIM GELNaz etmeyi bilmezdin önceleri, Kadınsı bulurdun cilveyi. Kenarda köşede dolaşmazdın ürkekçe, Kralların yüreğini hoplatan, İmparatorların dizlerinin bağını çözen Bir sesin vardı, bir sesin! Erkekçe. Senin kokunu duyunca Bütün hücrelerim tir tir titrerdi, Yüreğim ıpıl ıpıl hafiflerdi. Bir kokardın, Bir kokardın her ağustos güllerde... Şimdiyse var mısın, yok musun hiç belli değil, İğreti duruyorsun yaban ellerde. Bize uyku haram oldu gel gayrı, Bir acayip devran oldu gel gayrı! Yollar uzak, aramızda çağlar var, Ben yorgunum aşılacak dağlar var, Nasıl geleyim, deme. Malazgirt’ten Alparslan’la, Domaniç’ten Osman Han’la, Yıldırım’la ve tufanla Gel sevdalım gel!.. İstiyorsan Ankara’dan Hacı Bayram yürüsün, Konya göklerini semâ bürüsün... Yetmez, dersen Köroğlu’nu minnetçi salayım; Yüz görümlüğü dilersen Yetmiş bin can bulayım... Tüm gönüller şâdân olsun gel gayrı, Mutluluklar harman olsun gel gayrı! Bize acımazsan etrafına bir bakın, Tuna ürkek, Meriç dalgın akar. Her gece rüyasına girer Viyana önlerinde yiten Kızılelma ülküsü. Nil’in dudağı çatlamış, Çıkmadık candan ümit kesilmez, der de Her yeni ilkbaharda kaybettiği bereketini arar. Yağız atlar kıyısından su içende Üzerindeki yiğitleri birilerine benzetir de Hep seni sorar. Balkan öksüz, anasından ayrılmış, Kafkas’ta kartallar uçmaz artık, Kanatları kırılmış, Türkistan’ı sorma sakın, Tam yürekten vurulmuş... Ata yurdu viran oldu gel gayrı, Dünkü uşak tiran oldu gel gayrı! Beşik kertmeli yavuklu, bilesin ki; Tuna seni özler, Nil seni özler. Ölüme doludizgin gidip de gelmeyen yiğitler, Yedi kat arşta seyreyleyen şehitler, Üç kıta, yedi deniz, Yerde yürek, gökte yıldız Hep seni özler... Gözyaşımız ummân oldu gel gayrı, Hâllerimiz yaman oldu gel gayrı! Çatlak dudakların sabır tespihi, Yanık yüreklerin kutlu ülküsü, Nerdesin ey nazlı zafer türküsü!.. Bestami YAZGAN |