YAZMA YAZDIRMADIKÇA
YAZMA YAZDIRMADIKÇA
Güllerle dillerle yazar durursun, Yazma bundan gayri yazdırmadıkça, Hep aynı sözlerle gezer durursun, Yazma bundan gayri yazdırmadıkça… Sözlerin gönülde yer tutmuyorsa, Okunan kitaplar fark etmiyorsa, Kelime hazinen hiç artmıyorsa, Yazma bundan gayri yazdırmadıkça… Evrensel kulvarda koşamıyorsan, Engelli sözleri aşamıyorsan, Bilgi ırmağında coşamıyorsan, Yazma bundan gayri yazdırmadıkça.. Sevgiler yerine dertler kazarsan, Bilgiçlik taslayıp boş söz yazarsan, Densizlere bakıp hemen kızarsan, Yazma bundan gayri yazdırmadıkça… Kendini aynada görüp kırmazsan, Zalimin zulmüne karşı durmazsan, Görünce mazlumu değer vermezsen, Yazma bundan gayri yazdırmadıkça… Yellerle sellerle tutarsan maya, Kalemin yazmazsa güneşten aya, Sözlük inmiyorsa şu ön masaya, Yazma bundan gayri yazdırmadıkça… Duygu mana yok da şiir meraksa, Seslerden, ahenkten, sözler ıraksa, Kafiye kaybolmuş bozuk duraksa, Yazma bundan gayri yazdırmadıkça… Dumanoğlu sarıl ilmin fendine, Şakın oldum deme kendi kendine, Kaynağından su iç doldur bendine, Yazma bundan gayri yazdırmadıkça… 26.06.2010 ANKARA ŞAİR OLUNMAZ ŞAİR YARATILIR Şair kimdir diye sorsalar, “Şair sonradan olunmaz o yüce meziyet, Allah vergisidir.” derim. Peki şiirin tekniği daha sonradan öğrenilir mi? Diye sorsalar; “Evet” derim. Çünkü hece şiirinde olmazlardan olmaz olan sırasıyla şunlardır Duygu, ses, ahenk, durak, kafiye, redif ve koşma şiiri yazılıyorsa ayaktır. Ayak sadece koşma tarzında yazılan şiirlerde bulunmaktadır. Şairler bu tekniği mutlaka bir ustadan öğrenmeli ve öğrendikten sonrada harfiyen uymaları gerekmektedir 11 heceyle yazılan bir şiirde, önce altı sesli harf çıkmalı dudaktan, sonra beş sesli harfle tamamlamış olmalı. O zaman duraklar yerine oturmuş olur. Değişik kalıplarda da yazım şekilleri vardır ama en güzeli altı. beş yazılan şiirler daha fazla yer almaktadır. Bana göre şairlik ustalardan alınacak teknik eğitimden geçmektedir. Satırların alt alta konulmasıyla asla şiir olmaz. Şayet birileri bu duraksız, kafiyesiz satırları şiirdir diye ifade ediliyorsa, şiire hakaret olduğu gibi, bu olumsuz satırlara şiir diyenleri de tarih asla affetmeyecektir. Günümüzde serbest şiir yazıyorum diyerek kendilerini “Hint kumaşı” sananlar bilmiyorlar ki; gerçek serbest şiirlerde de kafiye vardır, ahenk vardır duygu vardır ve bir bütünlük vardır. Yazılan nesirlere serbest şiir diyerek kasılan günümüzde çok müteşair vardır. Bir de şu konuyu anlamakta çok zorluklar çekiyorum. Şair başı yere eğik olan başak misali olmalıdır. Çünkü başı yere eğik olan başaklar, taneleri bakımından çok zengindirler. Başı dik olan başakların taneleri ise oldukça azdır. Şair sonradan olan insan değildir ancak Allah onu dizayn etmiş yaratmıştır. Onun için bütün şairler haddini aşmamalı ve kendisini yaratana daima şükreden olmalıdır. Çok güzel şiirler yazan bir şair, şayet yazdığı şiirlerdeki verdiği mesaja uygun yaşamıyorsa mutlaka o güzel şiirleri birilerinden çalıyor demektir. Bu tespitimi 18 senelik şiir hayatımda öğrendim. Bunun örnekleri de şu anda yaşadığımız camiada ve ortamda çok bariz şekilde görülmektedir. Bir başka konu da şudur. Bulunduğumuz toplantılarda kimi insanlar emekli olmuş ve yada önemli mevkilerde etiket sahibi. Ama hala emekli olduğu makamla yada etiketiyle anılmaya gayret ediyor. Bu durum da bir görgüsüzlük örneğidir. Sen şairsen yazdığın şiirlerle anılmalısın, ister vali ol, ister işadamı ol, istersen amele ol, ne olursan ol bulunduğun camiada şairsin. Şiirlerinle anılmalısın, aksi taktirde sadece makam ve mevki gösterisi oluşmaktadır. Bu durum da camiada bu vasıfla anılanları küçültmededir. Gelelim yukarda ki; şiirimde vurgulamaya çalıştığım kısırlığa… Kısırlık şiirde şudur: Daima bilindik kelimler içinde dolaşıp durmaktır. Hep aynı kelimler çemberinde gezinerek şiir yazılması, ister istemez şiirin tekrarına düşmektir. Kitap okuyorsak ve okuduğumuz kitaplardan bendimizi doldurarak daha değişik kelimeleri şiirimize yansıtamıyorsak; demek ki okuduklarımızdan hiçbir duygu alamıyoruz demektir.” Öyleyse ne yapmalıyız. Her okuduğumuz kitabı, anlamak için elimize almalıyız. Gözlerimiz kitapta aklımız başka yerde olmamalıyız ve derinlemesine okumalıyız. Okuyan insanın kelime haznesi zamanla çoğalmaya başlar. Altı yüz elli bin kelime zenginliği olan dilimizi en azından şairlerin okuyarak çoğaltması gerekmektedir. Hal böyle olunca ben kendi şiirlerimi incelemeye aldım. Baktım ki; En ağırlık kazanan kelimeler güller, diller, akıyor, bakıyor,vermiyor ermiyor, Duman,Güman vs. … Pek çok şiir yazmışım, bu durumdan uzaklaşa bilmek için yoğunluğumu daha çok kitap okumaya vermek olduğunu anladım. (Bir anım aklıma geldi, paylaşmak isterim. Bir şiirimde UMUNDUM kelimesini kullanmıştım ve sözlükte de bulamamıştım. Saygıdeğer Hocam Cemal Safi’ye şiirimde kullandığım bu kelimeyi “Hocam bu kelime şiire uygun olmuş mu?” diye kendisine sordum. Cevabı aynen şöyle olmuştu. “Evladım şairin bir görevi de Türkçemize güzel kelimeler kazandırmaktır” dedi. Şair çok önemli bir değerdir onun için şair kendi vasfını bilmek mecburiyetindedir ve şiiri küçümseyenler bilsinler ki; kendileri küçük kalmaya mahkum olurlar. Edebiyatımızda, dilimizde, bulunan güzellikler asla kendini kötü kullanan insanlara kullandırmaz ve kötü kullanmakta ısrar edenleri perişan eder. Bu durumları göz önünde bulundurursak, hem edebiyatımıza hem de halkımıza, ayrıca da kendimize saygı kazanmış oluruz. Aksi taktirde sadece zaman kaybetmiş oluruz. İşin bir başka boyutu da şairin ölene kadar boş zamanı olmamalıdır. Şair üretmek mecburiyetinde olduğunu bilmek zorundadır. Şair bana göre çok düşünen insandır. Ayı ve yıldızı, bilinmez yerleri şair hiç görmeden keşfeder sonra da başkaları şairin yazdığı tarif üzere aramaya başlar. Kanaatime göre şair ideolojik olmamalı ama bir görüşü mutlaka olmalı. Çünkü şair bulunduğu toplumun hem sesi hem de beynidir. Onun içindir ki; bu gün iyi dediğin yarın kötü oluyor şair bulunduğu ulusun atan can damarıdır. SAYGILARIMLA . Murat DUMAN 26.06.2010 ANKARA |
......................................................
saygılarımla....