...GÜLÜM SEN!
Gülüm sen
Var ya sen? Kollarımdan akışta, içimi cehennem misali de yakan Mahzun ve hüzünlü bakışla, yüreğim de kaynayan Aktıkça gözlerinden, gözlerime Sevin aktı da durdu, sözlerime Yüreğimi de kor da, açıkta bırakan Sağdan girip de sol yanıma, hicranlar akıtan Gönül ferman duymaz ki, yan bakan meleğim Ballı peteğim Küçük bebeğim Meleğim Emeğim Tadına has bel kader, nasiplenmiş olduğum Gül kokularını benliğim de, geç bulduğum Uğrunda yüreğimi de, yakıp kavurduğum Sevi iç huzurunda, bellekte yoğurduğum İşte Bir bakışta, kor vurulduğum Hiçte; Duygularının tadına banıp da, asla doymadığım Gönüller fermanları aşmış da, dağların hor selinde Gök yüzünde arayıp da, yanı başımda dolandığım Suskunluk aşkla akar, kavurur masumiyet içinde Varlığın da oluşur, bir biçimde Sevin, sevinin de Sevinde Duyuver sesimi kulaklarınla, yangın gönlü bil Bin bir sevgiyle, ruhsal hazının coşkun selini sil Gel karşıma, mahzun dikil Akıt his’ini Gönül özleminin içinde irkil Sende, eridiğim de kabil Aşkım da sebil Bil Onlar ki; seni çıldırtışta, hicranlarla ağlatan hazlardı Kupkuru bu hain düzende, arzuyla tek bana sen bakan da Kan kusarcasına böğürtülü özlemde, istemin çağlardı Ruhu yağmuru ile ferahlatan, bereket bulutların da Onlardı Bazen gülümser, bazen de ağlardı Bu hayata seni uyandıran, o kör topal uykusundan Onlar ki, be can gülüm Çocuksu bakışlarının, temiz varlığının saflığı altından Oydu seni yakışta, bebemsi ağlatan Delicesine; göz bebeklerinin hayretleri için de, kalbinden çağlatan... (27.10.2010)AZAP… |