NEDENSE...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın 1983 yılı temmuz ayında KEPSUT’TA acayip kuraklık baş göstermeye başlamıştı.b Toprağın müthiş derecede yağmura ihtiyacı vardı. Sulama kuyularındaki sular daha azalmaya başlamıştı. Temmuz ayının sonlarına doğru bir akşam vaktinden sonra hava öyle karardı ki öylesine. Herkes yağmur bekliyordu. Ama ne yazık ki beklenen yağmur BALIKESİR VE SUSURLUK taraflarına epey yağdı. KEPSUT’A ise ufak bir çilenti. Hepsi ALLAH’TAN...
Odamdaki penceremden dışarıyı seyrediyorum, Her taraf zifiri gibi, her taraf kap karamsar… Görülen tek şey; yalamuk, yıldırım! YÂ RÂB; Bu ne diyorum? Ani bir rüzgâr ki, kavakları gayet sert sarsar. YÂ RÂB! Ortalıkta ne elektrik var, ne de bir ışık… Görülen tek şey, odalardaki birer cansız parıltı! Hava mı? Gök, yer tastamam oldukça karışık, Ve evrende ALLAH, ALLAH! Alabildiğine bir karartı… Bir parıldama! Yalamuk oynuyor, şimşek çakıyor… Yağmur yağamıyor YÂ RÂB! Bunda ne hikmet var? Bir iki yağmur damlası, issimi issi bir yel esiyor! Bilmem nedendir? Yok oluyor birden o damlalar… Yollarda dolaşan tek şey: Bir iki oto farları ki, Onlarda çakan şimşek yanında sönük mü sönük? Yine cama vuruyor damlalar, tıp a tıp bir iki, Gürültü, şimşek yer değiştiriyor, güneye dönük. Çevrildi; batıdan, kuzeyden, güneyden tastamam KEPSUT! Neden bir türlü buraya yağmur yağamıyor YÂ RÂB? Bunca millet sen RAHMAN’DAN beklerken bir umut… Yağmazsa yağmur, olur tüm mahsuller pek harab. O yel ki, yön değiştiriyor durmadan uzun kavaklar, Havada ise yine yıldırım, şimşek ve gürlemeler… Afetsiz aksın istiyorum YÂ RÂB! Bunca savaklar, Ve bitsin diyorum, yağmur için onca inlemeler… Esirgeme RAHMAN VE RAHİM’İM, bizden can-feza yağmurunu! Doldur bağımızda, bahçemizdeki ürün dolu arkımızı. İstiyor onca KEPSUT’LU sen RÂBB’İMDEN gani nurunu! Ve dindirsin diyor, aylarca süren ıstırabımızı. Kabul eyle YÂ RÂB! Bunca dökülen tazarrumu, İndir bereketini, bereketine susamış sebzelere. Sana döktüm elimden gelen varımı-yoğumu, Ve ver bereketini, bereketine susamış bizlere. Aman YÂ RÂBB’İ! Bu ne? Üstümüzde gürlemeler… İçime tarif edilmez bir ümit doğuyor. Tamam,,, Tamam bitti diyorum, o inlemeler, Ve yağmur sesleri beni sonsuz nura boğuyor. Dışarıda tıp a tıp, tıp, tıp diyen yağmur sesleri… İçeride sanki beni benden ediyor ALLAH’IM! İçine dolmuştur, onca nebatın hevesleri, Kim bilir içlerinden sana neler diyor ALLAH’IM! BALIKESİR, SUSURLUK tarafında yine parıldamalar, Oraya mı verdin olanca rahmetini YÂ RÂB? Ortalık sakin, yel esmiyor, kesildi damlalar… Zay eyledin nuruna gark olanların ümidini YÂ RÂB! YÂ RÂB! Nedir biz KEPSUT halkının günahı ki? Üstümüze bereketini doya, doya indirmiyorsun! Sen RÂBB’İME bağlanmıştı her birinin ervahı ki, Amma ki, yine de sen bereketini toprağımıza vermiyorsun! Yoksa, bir suç mu işledik, bilemiyorum ALLAH’IM? Suçumuz var ki, bereketini ondan vermiyorsun! Evet; evet belli, bir suç işlemişik ki şüphesiz, Bize ondan vermiyorsun bereketinden… Heba… Ne kadar ağlasak, dövünsek de biz. Alamayız bereketinden, kurtulamayınca bu illetten… Artık göz görebildiğine, yok bir parıldama! Ortalık pek sakin… Böcek, kurbağa nidaları… Başladı KEPSUT halkında derin bir ağlama, Bir ağlama ki… ALLAH, ALLAH… Çıktığınca avazları… KÜÇÜK OZAN(CML DMR) ÇÖPE ATAMADIKLARIM’dan.29.7.1983: 21.oo-23.2o arası. |
Alamayız bereketinden, kurtulamayınca bu illetten…
Artık göz görebildiğine, yok bir parıldama!
Ortalık pek sakin… Böcek, kurbağa nidaları…
Başladı KEPSUT halkında derin bir ağlama,
Bir ağlama ki… ALLAH, ALLAH… Çıktığınca avazları…
züğürt ağa filmindeki yağmur duası sahnelerini anımsattı şiir..
olmayınca olmuyor demekki..
harikaydı..
kutlarım dostum..
sevgimle..