Deşt-i Lut’tan geldim, bârân vere su Deşt-i aşktan geldim, cânân vere su
Deştihâdan geçtim, riğzâre battım Cânân didârdan serpe! gubâre su
Didâr-i yâr cânâ şerâre saçar Dil-i sûhteye kılınmaz çâre su
Bûy-i cânândan âşık-ı bîhûşem Lîk dökülmez âşık-ı hüşyâre su
Nâme-i aşk yazmaya hâme yoktur Didârım döker her seng-i hâre su
Keşt-i âşık cânâna bâdbân açar Maşûklar eşkten döke bihâre su
Cânân için dilim gülzâr eyledim Gül açsın diye revândır hâre su
Ey serv-i revânım! girme coybâre Hased eder sendeki reftâre su
Gûş eyledim nevbâhârda âbşâre Hayrandır sendeki ân güftâre su
Buhâr-ı nefesim ebr-i nîsândır Her bûsede yağar leb-i yâre su
Âteş-i hicrânda yanar, kururum Vermez misin sebûdan bir kere su?
Murâd-ı cânânım cânım almaksa Âhenger versin kızgın hançere su
Soner Çağatay 24.9.2010
SU Deşt-i Lut’tan geldim, bârân vere su Deşt-i aşktan geldim, cânân vere su
Lut Gölün’den geldim, yağmur su vere Aşk çölünden geldim, sevgili su vere. Lut Gölü İran’da bulunmaktadır.
Deştihâdan geçtim, riğzâre battım Cânân didârdan serpe! gubâre su
Çöllerden geçtim, kumula battım. Sevgili gözünden toza su serpe. Çölden gelmiş birinin üzerinde elbette toz olacaktır. Âşık sevgiliden bu tozu gözyaşlarıyla silmesini istiyor .
Didâr-i yâr cânâ şerâre saçar Dil-i sûhteye kılınmaz çâre su
Yarin gözü kalbe kıvılcım saçar Yanmış kalbe su çare kılınmaz
Bûy-i cânândan âşık-ı bîhûşem Lîk dökülmez âşık-ı hüşyâre su
Sevgilinin kokusundan bayılmış bir âşıkım.Fakat ayık olan âşıka su dökülmez. Yani su benim hakkım, ayılmam için bana su dökülmesi lazım
Nâme-i aşk yazmaya hâme yoktur Didârım döker her seng-i hâre su
Aşk mektubu yazmak için kalem yoktur.Gözüm her granit taşına su, yani gözyaşı döker. Devamlı akan damlalar taşta iz bırakır. Âşık gözyaşıyla sevgiliye mektup yazmak ister.
Keşt-i âşık cânâna bâdbân açar Maşûklar eşkten döke bihâre su
Âşığın gemisi sevgiliye doğru yelken açar. Sevgililer de gözyaşlarından geminin gittiği denize su dökmesi lazım ki gemi aşk deryasında yüzebilsin.
Cânân için dilim gülzâr eyledim Gül açsın diye revândır hâre su
Sevgili için gönlümü gülbahçesi yaptım. Gül açsın diye dikene su akar. Dikenler zamanla dal ve budak ve sonunda gül olur. Dikene su verilmezse, kuru bir diken olmaya devam eder. Bu yüzden gülün sulanması ve dikenlerin güle dönmesi gerekir.
Ey serv-i revânım! girme coybâre Hased eder sendeki reftâre su
Ey selvi yürüyüşlüm, ırmağa girme! Çünkü o ırmak senin o gidişine hased etmektedir. Kıskançlıktan seni boğabilir.
Gûş eyledim nevbâhârda âbşâre Hayrandır sendeki ân güftâre su
İlk baharda şelaleyi dinledim de senin o konuşmana hayrandır. Çünkü Şelalenin şırıldamasından daha güzel bir sesin var.
Buhâr-ı nefesim ebr-i nîsândır Her bûsede yağar leb-i yâre su
Nefesimin buharım nisan yağmurudur. Nefeste de buhar var. Bundan nisan bulutu oluşmuş. Yari her öptüğümde yarin dudağına o buluttan su, yani yağmur yağar. Dağa doğrusu dudaklarınmın nemi değer.
Âteş-i hicrânda yanar, kururum Vermez misin sebûdan bir kere su?
Ayrılık ateşinde yanar, kururum. Aşk anında dört unsurdan biri olan ateşin derecesi artar. Vücudun dengesi ve mizacı bozulur. Bunu dengelemek için su gerekir. Vermezmisin testiden bir kere su.
Murâd-ı cânânım cânım almaksa Âhenger versin kızgın hançere su
Sevgilimin muradı canımı almaksa. Demirci ateşten kzdırılmış hançere su versin. Yani hançer çeliğe dönönüşsün. Çelikten hançerle yâr beni öldürsün.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SU! SU! SUUU! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SU! SU! SUUU! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Murâd-ı cânânım cânım almaksa Âhenger versin kızgın hançere su ************************ Su hayattır hayat su aslı Ravzada onun Hem şefi hem şafidir bil cümle naçare su...
Zevkle okudum ve fuzuliyi hatırladık sayenizde SAYGILAR
Efendim, Fars lisânına vâkıf olmayanların anlamakta güçlük çektiği aruz vezni ile yazılmış Divan edebiyatı'nın ağdalı kasîdeleri misâli bir şiir okudum. Klâsik divan edebiyatı geleneğinin devamı olması açısından değerli bir şiir.. Amma... "Yunus" misali halkın anlayacağı bir lisanla kaleme alınmış dizeleri (şahsen) daha çok tercih ederim. Çünkü : Anlamak, sevmenin başlangıcıdır... Seven de vazgeçemez... Sevgiyle kalın..
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su
Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su ......................... Fuzuli aklıma gelen bir kasideydi Fuzulinin belki de en çok sevdiğim kasidesi. içeriğinin yanı sıra dilini anlamakta zorlansak da, açıklamalarına bakmadan anlamasak da şiirin ahengi mest etmiştir her zaman beni. Aruz vezninin ahengi ile aliterasyon ve asonansların da etkisi vardır.
sizin şiire gelince kelimelerin çoğunu bilmiyorum doğruluğu hakkında bir şey söyleyemem, açıklama yapmışsınız her ikisini de okudum, bana göre güzel ama ilk bahsettiğim " Su Kasidesi" kadar ahenkli gelmedi, ama beni etkiledi.
tartışılması gereken bir konudur bu zamanda bu kadar ağır bir dille şiir yazmak ne kadar doğrudur, eskiyi yaşatmak adına belki iyidir ama şiirin anlaşılır olması da çok önemli değil midir? karar okuyucuların, başarılar dilerim...
Harika bir çalışması Soner bey o güzel kaleminiz i kularım Fuzulileri, Nedimler... İnşaallah artmayacaksın. İşte öz ve öz kültürümüz canlanıyor yeniden... Kalenin var va diam olasun... SAYGILARIMLA...
Âhenger versin kızgın hançere su
************************
Su hayattır hayat su aslı Ravzada onun
Hem şefi hem şafidir bil cümle naçare su...
Zevkle okudum ve fuzuliyi hatırladık sayenizde
SAYGILAR