0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1205
Okunma
Ciğerime doluyor,
Her yağmur ertesi,
Doğa fışkıran kokun,
Toprak.
Havva anamdan beri,
Kimleri almadın ki,
Kendine dönüştürüp,
Onlarla beslenerek.
Can alırken Azrail,
İştahın kabarıyor,
Fatihler, Atatürkler,
İçerinde yatıyor.
Çağırdığın insanlar,
Kokuna büründü anında,
Mutlular mıydı bilinmez,
Yok olurken koynunda.
Yaşlı, genç, çocuk,
Yutuyorsun hepsini,
Bakmıyorsun yaşına,
Arkada kalanlara.
Ağustos’ ta almıştın Fuat’ı,
Necmettin de sana emanet,
Yağmurlu, soğuk Aralık günü,
İstedin Müniri.
Sunduğun nimetleri,
Yiyerek yaşıyoruz,
Çağırılma korkusunu,
Her zaman taşıyoruz.
Ayrı bir dünya mı var,
Senin kucağında,
Sığınıyor mu ruhlar,
Yok olacağında.
Suya kandığın zaman,
Her taraf meyve çiçek,
Aldığın her insan,
Bize böyle mi dönecek.
Özlemi bilir misin,
Hani acıkmak gibi,
Susuz kaldığında,
Bitkisiz olmak gibi.
Kayboluyor içine,
Gömdüğüm her sevdiğim,
Kavuşmasız gurbete,
Gitti her gönderdiğim.
Kara toprak diyorlar,
İltifat ediyorlar,
Çağırdığın insanlar,
Matemle gidiyorlar.
Yetmiyor, kandırmıyor,
Verdiğin laleyle, gül,
Bak daha çok ağlıyor,
Bizi seyreden bülbül.
Sevdiklerimizi gömüp,
Ağlayarak dönerken,
Taş bastık bağrımıza,
Umutlarımız biterken.
Çiğnerken ayaklarım,
Çok mu kızdın be toprak?
Gezemem gök yüzünde,
Yok ki başka basacak.
İlle de alacaksan,
Beni al koynuna,
Yalvarıyorum sana,
Sevdiklerimi alma.
Süheyl Türkoğlu
5.0
100% (1)