SEN ve BEN...
Sen
Ahh sen Sen var ya sen Hiçbir şey bilmiyorsun… Hep aklımda olduğunu Ve sana ne kadar İhtiyacım olduğunu Bilmiyorsun… Sen Ahh sen Sen var ya sen Hiçbir şey bilmiyorsun… “Yalnızlık Tanrı’ya mahsustur” dediler inandım… Tam tanrı’laşıyordum ki; Tanrı seni çıkardı karşıma, Yalnız olmadığımı anladım. Bir ben vardım bir de sen. Eğer sen olmasaydın; Kendimi tanrı sanacaktım… Sen Ahh sen Sen var ya sen Hiçbir şey bilmiyorsun… Seni gördüm ateş oldum, Yanmaktan kurtuldum; Ateş ateşi yakar mı? Sen benim kurtuluşum oldun… Sen ateşin içindeki ateş, Sen canın içindeki can, Sen tanrı’laşmanın önündeki engelsin… Sen had sınırının bekçisi, Sen aczin habercisi, Sen varlığın temsilcisi, Sen musa’ya vahyin indiği tûr, Sen israfil’in üflediği sûr, Sen bilinmezliğin içindeki sırsın… Sen Ahh sen Sen var ya sen Hiçbir şey bilmiyorsun… Bal bakışlı, güvercin ellisin, Alımlısın, güzelsin, çekicisin… Bazen merhametli, şefkatli, Bazen hainsin, zalimsin, alçaksın… Tutup kaldıran, vurup batıransın… Meryem ana kadar temiz, Meryem ana kadar kutsalsın… Sen sadakatsin, sen ihanetsin… Sen tepeden tırnağa kin; Sen top yekûn sevgisin… Sen hem aşk hem nefretsin… Sen umutsun, sen hüsransın… Sen ayrılıksın, sen kavuşmasın… Sen hicransın, sen vuslatsın… Sen yoksun, sen varsın… Sen Ahh sen Sen var ya sen Sen her şeysin… Sen ilham kaynağı Sen öğretmensin… Sen kadınsın… Ben’se Şairin dediği gibi; Üstü karalanmış bir kelimeyim Bu sayfanın sonunda… 31 Ocak 2005 – Adatepe (Şiir Gibi Adlı Kitabımdan) |