kapanırmı artık bu sensizlik defteri
Şimdi
sana istanbul diye seslenebilsem rüzğar saçlarını okşasa ve sen gelsen tam da zamanında tutabilsen yetim bırakılmış yanlarımdan gözlerim hayranlık duysa , çehremi bir tebessüm sarsa soğuk geceler de kapı aralıklarında seni beklesem penceler gözlerime harita olsa yanlış adresler adresim olsa tir tir titresem kalsam öylece yüreğime nakış etmişken seni pencerelerdeki buğulanmalar seni hatırlatsa ... sonra seni buğulu camlara nakış etsem parmağımın ucuyla dokunsam iliklerime kadar titresem kalbimin en ücra köşelerinin ışığı sönse bir damla düşse içime buğulu camlar yazdıklarımın katili olsa... sen gelsen rüyalarımın tam ortasına. kendi eyvahlarıma cevaplar arasam gece nöbetleri geçirsem bittiğim anları yaşasam bütün flimler sona erse kıvranıp dursam kendi meskenimde senin limanında terkedilmiş bir sandal olsam umut taşısam yetimlere ve öksüzlere... sen gelsen dindirsen senden yana agrıyan yanlarımı bir defada olsa dua etsen ellerini açıp rahmandan af dilesen kapına geldim günahımı bağışla , diyebilsen geç kalınmış bir feryad gibi annenin çocugunu kaybediş gibi düşse kalbine bir acı acı yaksa içte içe seni gec kalınmışlık ağrılarına bedel olsa sen yinede açsan ellerini dua etsen bütün yüreklere... ölü bedenlere emanet ettiğin sevğiimi eklesem sana sancılı yanlarımı emanet etsem sonra ben seni araraken gerçek sevgiyi bulsam sen beni ararken gerçek sevgiliyi bulsan ... bir annenin şefkati dokunsa yüreğimizin çehresine tebessüme bürünse özür dilensem senden seni sevdiğim için özür dilerim diyebilsem kapanırmı artık bu sensizlik defteri... |