Aşkın Şehrinde Kaçamaklar
Samimi, olgun ve cesur kadınlara, hayranlık dolu selamlarımla ve onların acılara göğüs geren büyük yüreklerine ithafen...
Buhranlı günlerdi.. Bir yanda hayatı es geçmiş bir yürek Öbür yanda mecburi sorumluluklar ve kıskaçta kıvranan bir ben vardım. Eski aşklarım ne derse desin Yaralarımı sende sardım.. Samimiyettir tarihten bu yana İnsan ilişkilerini canlı tutan Yalan dolan ile dönse de diller Yüreksizlerdir yalan sözü yutan.. Bir Kasım soğuğu, tabiat iklime küs Oysa ellerim sıcacıktı Sımsıcak yüreğine dokunmaktan. Ne gözlerinde, ne dilinde süs Bakışların konuşmaların samimiydi Sahili ısıtan yüreğin gibi.. Bir ana şefkati, belki bir sığınak Belki bambaşka hislerin vücuda geldiği Anlardı sende bulduğum. Adı belki hevesti belki aşk. Çözemediğim bir kördüğüm.. Sende de kararsız savrulmuş bir ruh Belki de buydu bizi eşsiz kılan Umursamaz bir hal ve gözler şuh. Arada bir gelen çingene kadınlar Sahil ortasında tuz biber olmuştu Yaşadığımız adrenalin salgısına.. Gözlerinde yılların güngörmüşlüğü Gizlenmiş acıların açtığı çukur Yosun rengine hapsolmuştu. Dindirmek ister gibiydin kollarımda O gözlerine aşkın istenci dolmuştu. Bendim belki de milyarlardan farklı olan Aşkı yüreğimle biliyordum. Oysa aklım zalim bir hükümdardı.. Sen başkaydın İstanbul gibi bambaşka. Sevmedim ülkemin hiçbir şehrini Sevemedim İstanbul’dan başka Senden sonra yeminliyim Yelken açmamak için aşka.. Gün gelir ismimi dahi unutsan da İstanbul’u, beni ve kendini Yüreğinin kuytusunda sakla Benden sonra sevsen de Yürüğümüz kordonu Başka aşklara yasakla.. Şimdilerde yüreğim İstanbul’u özlüyor.. 17 Haziran 2008 Ömer Bolat |