Aşk; ar olunca dil lal, kalp bizar olur!Sanki küçük bir göletti şu uzaktan gördüğüm Bir türlü içinden çıkamadığım ve naçar kaldığım hali bezdirendi bu kör düğüm Şimdi kime ne söyleyim, hali fakirliğimi yakinen bilirim, hicran içindedir cefalı yüreğim Çileyi rahmet telakki ederim, sabrın eşiğinden ne beklerim, çaresiz ki taaccüp ederim Ah dinmeyen emellerim,ne kadar yordun sinemi bilirim Şimdi niye hazan içindeyim, umudun gerekçesinde sefilim, niye aşksız, sevdasız viraneyim Her harf ve hecede, nefesim nihayetine kadar ruhum hüzün içinde beklesede, ısrar edeceğim Derdi gamımı kimseye söylemeyeceğim, fecrin ahında hasretle nefesleneceğim ve göçeceğim Sanki dünya güzelleşiyor, kalbi lekeler aklaşıp vakarlaşıyor Düşünmek ilimsiz, zikretmek ülfetsiz, maslahat manay-ı aşksız, uzlet maksut için harsız Kimi dinlesem, bir kamış olan neyin hicranıyla bütünleşsem, takiyeyi hiç nefeslenmesem Kalbimi yalnızca sahibiyle hem hal edip, dilin letafetinde barınıp,hali efkarımı derlesem Aşkın hazzında, ilmin ihsanıyla, ah vicdanım hala ayaktaysa Onca magdur ve mazlum ayaklar altında hunharca nefes nefese kalınca, haydi gelde utanma Şimdi ne diyeceğim Rabbıma, nefsimin,“ne derlerin” sultasında hissiz kalple sabahlayınca Birden alim ve arifler geliyor aklıma,tezekkür edilmedikten sonra, anmak kimin umurunda Mezar, lisanı hal ile ve lal olan melaliyle neler anlatıyor Kalp inşirahı anlamayınca, gönül kapıları mütemadiyen kapalı kalınca ve gözler akmayınca Varlık namına ne varsa, gönüllü köle olmak ibretin rahlesinden nazar edilen bizarlık olunca Hürriyeti ceyiz sandığına en muhkem bir şekilde sakla ve akıbetin ne olacağını umursama Ömrümü kalan sayfalarından ne kadar günüm kaldıysa Tıpkı yapraklar misali, hüzün içinde nefesi suhuletle mefkureye amade kılmak aşkı haksa Ruhumu yetisinden, kalbimin hicrani dilinden, ibretin gönlüme ektiği aşk esini yakarışsa Artık bin hüzün ile soluma, mukadderatın için hesapsızca korkma, rahmeti halinde yaşa Mustafa CİLASUN |