MEZARLARI YANYANAYDI İKİSİ DE ANAYDIAğlamak istiyorum,ağlayamıyorum. Gözyaşlarım düğüm düğüm boğazımda. Kızılca kıyamet kopuyor, Barut kokuyor,ağıt kokuyor her yer. Kabirleri kalbime kazılıyor sanki, Başıma iniyor kazmalar, Kürekle atılıyor acılar içime. Çileyle geçti ömürleri, Yoksullukta yeşerdi ümitleri. Yine de mutluydular,umutluydular. Güneşin altında,tütün tarlasında, Yer sofrasındaydılar. Sefer tasında yemekleri, Sıcaktan kupkuru ekmekleri. Vakit öğle, Başlarına dikildi kapkara bir gölge. Sofradaydılar,buyur ettiler. Yabancı değildiler. Gözü Adnan’daydı, Bastı tetiği aniden,lokması ağzındaydı. Hepsi katilin üstüne çullandılar, Gırtlağına sarıldılar. Yorgundu bilekleri,yanıktı yürekleri. Katil doymamıştı kana, İkinci kurşun ablama. Titriyordu,daha çok kan istiyordu. Katil baş başaydı halasıyla, Deneyimliydi,Muhtar Murat’ın da katiliydi. Firardaydı,aylardır dağlardaydı. Saçsaça başbaşa,yolmak-yapak, Kanla sulandı toprak. Katil altta,gözü silahtaydı. Üçüncü kurşun halasınaydı. Kızılca kıyametti, Katil,dayımın oğlu Ahmet’ti. Adnan yaralıydı,kaçmıştı, İzmir’e bir ambulans uzaklaşmıştı. Ölüm yakında,yoğun bakımdaydı. İkisi şehit, ikisi şahitti. Avını kaçırmıştı,çıldırmıştı. Feridun köye ulaşmıştı, Dedesine koşmuştu. Eserler Deresi yıkılıyor, Ağıt üstüne ağıtlar yakılıyordu. Tekke Yeri’nde yakalanmıştı ölüm timi, Arkada bırakarak onüç yetimi. Hüküm verildi,kalem kırıldı. Derken tam yaralar sarıldı, Ardından af çıkarıldı. Katil akrabaydı. Mezarlar yan yanaydı, İkisi de anaydı. Ali Aksakal |