IV. Pir’im
Yaşamak bir sanattır derler. Ben de öyle biliyordum, seni tanıyıncaya kadar. Herkes doğuyor yaşıyor ve ölüyor. Kimi her dakikasını yaşamaya çalışıyor, kimi ise hayatı dondurup öbür dünya için hazırlanıyor.
Öğrettin ki bana, Yaşamak değil, İnsan olmak bir sanattır. Senden öğrendim Bu dünyayı adam gibi, Öbür dünya için yaşamayı. İnsanlar gördüm sade kendini düşünen, kendi için yaşayan. Ve insanlar gördüm sadece başkaları için yaşayan, insanlıklarını kaybedip kul köle olan. Ve seni gördüm, Kendini başkalarında, Başkalarını kendinde Yaşatan. İnsanlar tanıdım, acı çeken, çektiği acıyı başklarına çektiren. ‘Sen de çek de gör, bak nasıl acıyor, beni anla’ diyen. Acılarını başkalarını acıtarak dindiren. Seni tanıdım, İnsanların acılarını alıp, Kendi içinde hafifleten. Sevgililer seyrettim, yürekleri parça parça koparan, sevgi adına yok eden. Sanki, sevgi insanı mülk eder, sevgiliye ait menkul. Hatta gayri menkul hiç bir yere gidemez. Sevildim senin tarafından, Bir eşya bir mülk olmadan, İnsan gibi, bir insan tarafından. Karmaşalar, kargaşalar gözlemledim. İnsanlar serseri bir kurşun. Ne nerede olduklarını biliyorlar, ne de hedeflerini. Geçtikleri ve gittikleri yerleri yakıp yıkıyorlar. Sen ulu bir çınar. Gölgende nefes aldım, Huzuru tanıdım. Kendi bedeninde hapis olmuş ruhlar dinledim, ruhlarını cezalandıran bedenler, korkak yürekler. Aşkı, sevgiyi, sevdayı şehvetten ibaret bilenler. Ruhunu tanıdım, Yüreğine girdim, Yüreğime aldım, Özgür, acısız bir Sevda yaşadım. Sevgi korsanı ile yaşadım, bir sevgi dilencisinden yara aldım, kapına geldim. Kendimi, yaralı yüreğimi tanımadığım bilmediğim ellerine teslim ettim. İnsanlığın ile ezildim, Sevgin ile yüceldim, Sevdan ile eridim. Ölüme üç vakit kala, bana sonsuz bir sevda yaşattın. Doğru ve yanlışı, iyi ve kötüyü ne güzel ayırt ettin birbirinden. Beni bana, Kendini acılara bıraktın. İnsanlık bir sanatsa; Sen, benim dördüncü Pir’imsin... 03.08.10 Özkan Tan |