Bir Şehvet Islığı Dudaklarımda
Bir şehvet ıslığı dudaklarımda.
Eğil. Utanma. Tüm hislerim Adem’den miras. Üryan besleme duygularıma dokun. Dokun ki; içimde irinleşen fesatlığım damlasın. Dokun. Titrek parmaklarınla en fahişe, Kahpe kalkışlarımın uçlarına. Avuçla tüm sıcaklığını. Dokun. Terk et boğazını tıkayan yutkunmaları. En iri ağacımın dallarına tutunan, Hissene payladığım, Tohumluk meyveden tat doyunca… Uzan, Ananın en sancılı halinde, Peydahladığı an gibi, sere serpe. Şimdi, En derin dehlizlerine keşfe salmalıyım, Kas-sılmaların depremlerinin artçılarında. En misafirperver, En davetkar, ev sahibesi titriyor bacak aralarında… En iri düğmeye özentili, Göğüs uçlarından damlayan, Nar ekşisi akıyor dudaklarımdan beynime. Her içiş; Sınırları olmayan bir çölün susuzluğuna gebe. İsterik dudakların, Batık bir gemiyi, Dalgalarıyla boğaz-layan bir derya parçası. Sıkma kalçalarımı boğulacaksın… Ellerim şehvetinden, Bir tutam saçını yolluyor… Altmışdokuz gecedir uzanıyorum mahremine. Çağlayanlı giz-li vadinde, Dilaltı gezintim. İki dağın eteklerinde, Sağırları uyandıracakmış gibi inleyen aksin. Ağzımda buruk, sıcak bir salep ıslaklığı. Yeter ensemi yokladığın. Son kıtanın keşfine ramak kaldı… Gecenin Düşü |