OMUZLARA ALINAN ADAMFelaket boyutuna gidiyordu kurak, Herkes çare arıyordu, yoktu dur durak… Dualar, yağmur bombaları, hem kaç kere? Damla yoktu ve kurumuştu büyük dere.. Halk çaresiz, yine çıkmışlardı duaya, Bu sefer en yüksek tepeye, hem de yaya… Yaşlıca biri gitti öndeki müftiye; -Efendim acaba? ……………….-Bu çekingenlik niye? Gel söyle! ……….-Biz şehirdeyiz, çok günahımız, Bizden duayı kabul etmez Allah’ımız… Bakar mısınız, şu tepedeki çobana? Şu dorukta koyunlarını otlatana… Faiz yemez, kumar oynamaz, kadın kız yok, Bir tek sütle beslenir, yarı aç yarı tok. O masum kul dua etse, biz desek amin, Benim aklıma böyle bir şey geldi demin… -Münasiptir, bu gerçekten iyi bir fikir, Senden rica ediyorum, git onu getir… Çoban geldi, birazcık korkar bir bakışla; -Hocam cahil bir insanım beni bağışla, Dua kim, ben kim, nasıl olacağım imam? Temizliğim yok, sık çamaşır yıkayamam… -Evladım, sen Allah’ın çok saf bir kulusun, Azgın değilsin, çünkü nimet yoksulusun.. İçinden geldiği gibi yap o duanı, Belki gelecek, duaların kabul anı… Garibim başladı yalvarmaya: …………………..……… -Ya Rabbi, Bize yağmur gönder! …………….…..-Amiiin! ………………………-Ver sicim gibi, -Amiiin! ………-Bu kulun duasını, kabul buyur!.. -Amiiin!.. ………-Arkadaşlar, bakın! Başladı yağmur!.. Tekbir sesleri, ıslık sesleri, alkışlar… Çobana doğru yöneldi memnun bakışlar. -Ya ya ya! Şa şa şa! Çoban çoban çok yaşa! Herkes çobana doğru koştu, bir kargaşa.. Alkış, ıslık, haydi omuzlara o garip; Kör şeytan aşka getirdi kalbine girip: -Burada benden başka ermiş bir kul mu var? Ey millet! Yağmur tamam, ister misiniz kar???! Ekrem Şama |
Soluksuz okudum. Hep çok beğenmişimdir bu tarz şiirlerinizi. Saygılarımla alkışladım Hoca'm