akşam olduğunda ağladığın saatlerin dökümü bu şeyler
yüreğine oturmuş her kimliksiz canavar dakikasında evrenin
son kalesidir fethedilmeyi bekliyen bir cengaver aranır tutsak limitsizliğinde parça parça duraksız kelebektir var olmaya uçar durur bu sebepten ellerim yüzünü kaybeder yeryüzü boşalır akşamdır biçimsiz varlığıyla nefis insanlarının sordum kendime kaç kez neye boyanmıştı yassıçemen anlatması kolay değildi çamur ülkesinde cüceler gezerken çöplükler kalmıştı krallara,yerlerde sürünüyorlardı "hey kral,tahtın nerede?" "mırnav aldı götürdü,satamadan getirdi" "hey mırnav sütün bitmiş" "mırnav süt içmez" "neden?" "artık öyle,artık öyle" nehirler akar sol yanımdan,nasıl keşmekeş beni tersolayan mersilerden bir buket yaptım,yanına istiyor seni kurbağa taşan nehir bitimsizmiş,anladım bir kez daha kim bilebilirdi dayanıksız olduğunu gelmeyecekti,duyacaklardı ,öldüğüne sebepsiz ad koyacaklardı bir sandala,papatyalar diyarı o yere doğru evet baykuş hergün viranede ötüp durmaktan başka işin yok mu senin evet söyle ne zaman veda edeceksin tüm güneşlerine evrenin dolanırken vakitli,vakitsiz uzay maymunları etrafımda "akşam yemeğini bekliyecek misin?" senin tarafında nehir,benim tarafımda yanardağ patladı patlayacak,hayır yüksünmüyorum şiir yazamadım diye alnımdaki betimsiz tarihlere hem savaşlarınıda ben kazandım,şimdi barıştan yanayım anla ha! otlar sarardığında,hatta balya yapıldığında sokaktan geçerken araçlar geç kalmıştı sen uyanırken,erken erken biliyor muydun sabah şekerlerini kime bıraktın tamtakır televole,bu istensede izleme, bakırçarşısına bakılacaklar en iyi orada hep bir şeylere güvenirken neydi ey kimsesizlik özlemi damıttığın kaynağından her yüzyılın darma duman izleri ansızın açılır özlemini istif ettiğin konaklarda bir bakıma anlatmıştın olduğu gibi bana,pişmanlıklar ardında tütsü sahipsiz,sıradanlık ,yağdanlık,çaydanlık aşağı yukarı,durmadan biteviye süren birliktelik bir ızdırap değildi aslına bakarsan,sana bahşedilen asla! yüzyıllara kanadın,kanadından alnını gökyüzüne vurdun banada eyvallah,börtü böcekler ve yaşamak ağrılı bir bileşke idi börtü böcekler sana gelmezdi,börtü böcekler bana gelirdi paradoksa gömülerek sıradan oyununda,sonunda sinema salonlarında arkaya kayan koltuklar 3D filimlerin nereye kadar bu çıkarmalar,bölmeler matematik aldı başını gitti çoktan biliyordun, çoktan sana gülmeyen devlerin kümeleştiğini,kamaştığını,elbet papatyalar yine açacaktı gelecek baharda sanki son sığınaktı sana emekleyişim Tanrı’mız böyle istemişti kün feyekün Faruk tabak,10 temmuz 2010,yağmura adanmış arkaik satırlar |