Sınır Ötesi
Bütün kuru dalları yeşerdi umudumun,
Göklerinden yağmuru bekleyen kurak çölüm Işığında yol buldum gözünde yanan mumun, Hayal tayfunlarının taşırdığı bir gölüm. Cemalinde renkleri konuşturan ahenk var, Bakışların ummanı yıkacak kadar derin… Sonsuzluk ikliminin sınırı Sen’de başlar Sen’de biter hududu, bütün güzelliklerin Gökyüzü bunca zaman boşa maviye çalmış... Ay boşa karanlığa şulesini bürümüş, Hangi aydınlık böyle beyazlığı taşımış? Hangi gece ömründe böyle mehtabı görmüş? Saflığın, dolunayın çehresini andırır, Samimi duyguların, yegane mabedisin Tebessümün, matemi kendinden utandırır, Hicranın gövdesinde açan bir gül gibisin. Ab-ı hayatı sundun, içtim avuçlarından, İçim-dışım,bir kabın içinde gizleniyor. Rotası şaştı ömrün, düştü saç uçlarından Yerde yıldız açarken, gökler filizleniyor Visal akşamlarını beklemeye koyuldum Ruhum ebedi aşkın yolunu bulsun diye Bir ’inci’lik yol için, ’zümrüt’ yollardan oldum Varsın senin yolunda gönlüm yorulsun diye Arzulara sınır yok! senden gayrı anladım, Neyler bana şimdi gam, şimdi dert, tasa, keder... Çağların ötesinden Nur’unu yudumladım, Artık bunun üstüne bir anlık vuslat gider. Haydar GENÇ / Sızıntı dergisi Aralık 2008 |
Bu güzel şiiri ve çok değerli şairini yürekten kutluyorum… Selam ve dua ile