Kafayı bulunca ayyaşın piri, "Ses duydum "zannıyla açar kabiri. Bakar ki ; ne ölü ne de tam diri. Doğrulur yerinden mevtanın biri. Dolgundan zayıfça, zayıftan iri... Kalkıp da silince üstünden kiri, Bir korkudur sarar sarhoş fakiri. İn cin top oynarken, hava zifiri Kendini şamarlar olmaz tesiri... Karşıda duruyor adam zahiri, Yüzü kireç gibi korku esiri. Seslenir adama düşerken geri -"Sen kimsin birader? Dur hele beri; Uğraşma benimle seni serseri. Bak Recep sen misin ?Şeytan neferi, Bırak şu şakayı değil ki yeri. " "Görürsün" diyerek yürür ileri... Cebinden arayıp bulur Tahir’i, -"Kardeşim yetiş" der." Al gel Mahir’i" "Getirsin buraya Hoca Şakir’i" Çok geçmez gelirler sözün ahiri; Yalvar dur Recebim yık teneşiri! Şakacı artık sen korkudan eri... İmamda mukallit,sevmez tehiri. -"Durmayın yıkın "der."Gömün kâfiri !"
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hortlak! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hortlak! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şaka yapayım derken şakaya uğrayan ve canını zor kurtarıp "teneşiri yıkan" Recep'in durumuna çok güldüm. Sen git, sarhoşu mezarlıkta yalnız görünce, yakındaki kazılmış bir mezara gir. Geceleyin hortlak gibi kalk ve sarhoşun üzerine yürü. Sarhoş ne yapar bu durumda? Ya ödü patlar yığılıp kalır, ya da cepten hoca hacı Mahir, Tahir ne varsa çağırır. Öyle de yapmış sarhoş. Bu defa korku sırası şakacı Recep'te! İmam, mesleği gereği, "hortlağı çıktığı yere gömün!" talimatı verince işin rengi ve gidişatı değişiverir. Gerçekten gömmüşler midir? Elbette hayır. Çünkü hem imam, hem de sarhoş Recep'le arkadaştır. Şakayı başka bir şakayla taçlandırmak bizim milletimize has bir özelliktir zaten. Bizim amcaoğlu Hüseyin vardır -kulakları çınlasın- Yaylada gece yarısı köyden eve dönüyordum. Her taraf ıssız ve karanlıktı. O saatlerde oradan geçeceğimi bildiği için, başına beyaz bir yazma alıp yol üzerinde pusu kurmuş. Güya beni korkutacak. Yıllarını çobanlıkla geçirmiş biri olarak taş fırlatmakta mahirimdir. Hüseyin bu özelliğimi es geçmiş olmalı. Karşıma beyaz tülbentli iri yarı bir heyula çıkınca ilk refleksim patriot füzesinden pek de aşağı olmayan taş fırlatma icraati olmuştu. "Yandım anam! gitti kafam!" sesini hatırlıyorum. Sonrası malûm. Kuzenimin sol şakağında hala o şakanın izi vardır.
Sarhoş ne yapar bu durumda? Ya ödü patlar yığılıp kalır, ya da cepten hoca hacı Mahir, Tahir ne varsa çağırır.
Öyle de yapmış sarhoş. Bu defa korku sırası şakacı Recep'te!
İmam, mesleği gereği, "hortlağı çıktığı yere gömün!" talimatı verince işin rengi ve gidişatı değişiverir.
Gerçekten gömmüşler midir? Elbette hayır. Çünkü hem imam, hem de sarhoş Recep'le arkadaştır. Şakayı başka bir şakayla taçlandırmak bizim milletimize has bir özelliktir zaten.
Bizim amcaoğlu Hüseyin vardır -kulakları çınlasın- Yaylada gece yarısı köyden eve dönüyordum. Her taraf ıssız ve karanlıktı. O saatlerde oradan geçeceğimi bildiği için, başına beyaz bir yazma alıp yol üzerinde pusu kurmuş. Güya beni korkutacak.
Yıllarını çobanlıkla geçirmiş biri olarak taş fırlatmakta mahirimdir. Hüseyin bu özelliğimi es geçmiş olmalı. Karşıma beyaz tülbentli iri yarı bir heyula çıkınca ilk refleksim patriot füzesinden pek de aşağı olmayan taş fırlatma icraati olmuştu. "Yandım anam! gitti kafam!" sesini hatırlıyorum. Sonrası malûm.
Kuzenimin sol şakağında hala o şakanın izi vardır.