VAR MI DAHA GÜZEL ŞEY?
Henüz on dokuz yaşında
Daha yolun başında Gençliğin baharında Henüz dalda tomurcuk Toprağa düşerek solan gonca gül Şehadet şerbtiyle sonsuzluğa uçan şehit Vuslata yaklaşırken satırlara düşürdüğün cümleler “Şehadet şerbetine son saatler Var mı daha güzel şey? Varsa o da annemdir Ama ondan ben de emin değilim İkisinin kıyası çok zor Şehadet mi annem mi? Salon boşaldı Şu ana kadar olmayan ciddiyet Bir anda herkesi kapladı” Gülçiçeğim… Cennet Gülü… Furkanım Kaleme aldığın son satırlarını okurken Neşter yiyen yaralı kalbim dayanmıyor Fâni âlemden bâki âleme uçtun En güzel sevgiliye kavuştun Rabbim, sevdiklerini bir bir yanına çağırıyor Bu yolculuk senin düğün gecen oldu Ne mutlu sana… Herkese şehitlik nasip olmuyor Hayatı savaş meydanlarında geçen Kılıcıyla ün alan Seyfullah lakaplı Halit Bin Velid de şehit olmak istiyordu Fakat ona nasip olmadı Yatağında Allah’a teslim etti ruhunu Ama şehadet sana nasip oldu Furkanın hayali doktor olmaktı Afrika’ya gidecek Kataraktan gözleri görmeyenlerin Gözlerini açacaktı Sevgili Furkan… Sen çok daha büyük bir iş yaptın Maddi olarak gözler açmak nasip olmadı ama Şehadetinle binlerce manevi gözler açtın… Şehadetine saatler kala Seccade ve tesbih hediye ettiğin ablaların Senin halini öyle anlatıyorlar ki… Daha doğrusu anlatmak istiyorlar Tam olarak anlatamıyorlar… Onun halini anlatmakta zorlanıyoruz diyorlar Furkan’a bakıyorduk ama Onunla beraber arkasındaki eşyaları da görüyorduk Diyorlar ve cümleler adeta boğazlarında düğümleniyor Daha fazla konuşamıyorlar… Var mı daha güzel şey? Diyordun Şehadetten daha güzel bir şey olur mu? Peygamberlikten sonraki en yüce makam Hakkın kula muştusu Şehitlik herkesin arzusu Gelen şehit haberleriyle yüreğimiz yanıyor Genç yaşında toprağa verdiğimiz Mehmetçikler Yunus Emre’nin “Gök ekini biçmek” dediği Gonca gül iken toprağa düşen aziz şehitler… Furkanlar, Ahmetler, Mehmetler… Gül kokusuyla süslenen Mehmetçikler… Ne mutlu sizlere ki şehitlik rütbesiyle şereflendiniz Sizleri UNUTMADIK… UNUTMAYACAĞIZ… RUHUNUZ ŞÂD MEKANINIZ CENNET OLSUN… 26. 06. 2010 - ALİ ÖZKANLI |
saygıyla....