üç'ü bir geçiyorKendi ıssızlığımda Beşinci mevsime umut ekiyorum Onüçüncü aydan söz aldım Mavi kelebeklerle nikâhlanıyorum Zaten Robenson’un hikâyelerini de ben çaldım Şimdi; Kendi göletimde beş taş oynuyorum Üçü düş-se, birini tutuyorum Bir tavla bulsam kıraçalarla oynardım İki kapı alır, kırıkları mangal yapar Mars’ı da satın alırdım Gezegenlerle oynaşır hepsini de dul bırakırdım . . . Yıldızlara saçtığım yalnızlık kokusunu Yağmurlarla sağnak akıtırdım Yalnızlık akıp giderdi Biraz muzurluk, biraz çocukluk der Herkesin yanağından da makas alırdım Birbirine kucak açan insanlar yaratırdım Kötü mü olurdu..? Silahlı planlardan Trafik canavarından Aldatmacalardan Duyarsızlıklardan, aymazlıklardan Dalkavukluklardan ben gibi sıkılanlara Kötü mü olurdu..? Tüm dünya mutluluğa gebe kalsa Erken doğumlar olsa Meselâ Bu ilânı herkes okusa Yarın değil, hemen şu dakikada Bir mucize olsa Çirkin kurbağa öpse hepimizi Uyandığımızda Kırlarda görsek kendimizi Koşan çocuklarla elele Yürüyor olsak sonsuzluğa Haydi kapatın gözlerinizi!.. ayşe yayman |
Özgün denilen anlatım nedir diye
hani bir soran çıksa
bu şiirini sererdim gözler önüne.
Tebrik ve sevgilerimle..