dut ağacı altında kendime ayırdığım zamanlar
ifadesiz dut ağacı altında kendine masa kuran
bahtiyar masal okuyucusunun aydın yüzüydü zaman o anda sokaktan geçen tüm mızıkacı çocuklar ellerindeki oyuncakları bahçeye fırlattılar nasıl bir Salı’ydı anlamadım ensemide kapatmam kolay kolay acaba öyle mi gerekecekti? yo hayır o başka bir gün içindi içim içimi yiyen hasret balık kılçıkları gibi teselli arıyordu yüzünü asan palyaçoya rağmen al içimdeki ölümleri ki sonumu bileyim yaşlı dut ağacı! gazete ruhlu,televizyon beyinli insanlarla oturdum lise iddialarını çantasına istiflemiş beylik gençler uğruyor "Harun abi işler nasıl gidiyor?" "tavşan beyinleri ne yapacağım,"diyor en uçuğu orta sınıfı çoktan geçmiş bu aslında orta sınıf ailelerin çocuklarına söyleyecek bir şeyler bulmaya çalışıyorum saçlarını uzatmamalarını,büyüklerine saygı duymalarını ve eve gitmelerini ,yani geç olmadan sadece bunları öğütlüyorum asit görüntüsü kalıyor,parke taşları ve çarpık kentleşme armağan ederken kalıtsalı yeni nesillere tüm acılarıma paslı bir çivi daha çakılıyor kabuslarım net mi net,yan ağlarıma takılıp kalıyor ezberlerim,öfkem bilgeliğime yenikken anlatılmaz bu şehir,kesin bilmeme rağmen,herşeye rağmen 50 şiir çalışması yaptım dut ağacı altında astigmatizmi artırdı bu sadece,hazetmedim elele tutuşmak gerek,gözlerimizi kırpmaksızın bakmak gerek,sözsüz caz dinlemek,blues,soul,r&b,rap dinlemek savaş karşıtı muhabbetlere girmek gerek "korkunç filimler seyretmek gerek "diyor yanımda oturan arkadaşım "var mıydı içinde umut hiç,salkım salkım söğüt?" "ellerim una bulanmış,Sefiller buruk yakamı silkeyim,artık silkeleyimde dutlar düşsün"diyorum ben de ona üşüşsün kalıpsız ruhlar ,büzüşsün batık gemilerinden yolcular çksın soframızı Dilara Teyze kursun mahallede kim varsa buyursun bende tam bi umuda salayım ten rengimi sonra motorsikletimi tamir ettirdiğim ustayı bulayım 1988’deki Büyük Usta’mın yeniden çırağı olayım dalayım boyumdan büyük yerlere yine,boğulmayayım "tüm bunlar olacak mı,ne dersin?" "dut ağacı dut vermeye devam etsin biz yemeyelimde kim yerse yesin" sana diyeceğimin hasılı bu sevgili dut ağacım. faruk tabak,28 haziran 2010,yağmura adanmış arkaik satırlar |