KALEMİM ÇARESİZ
KALEMİM ÇARESİZ
___________________ Sıcak bir haziran akşamı Bir adam oturuyor kaldırımda Elinde bir ağaç parçası Deşeliyor toprağı bir eli şakağında Uzun, uzun dalıyor Arada bir göz atıyor uzaklara Daireler çiziyor büyükten küçüğe doğru Gidiyordu Sabrı azaldıkça daireler birbiri üstüne Düğüm, düğüm ilmek, ilmek Karmakarışık Ne yazmak istediği belli değil Gönül ile ağaç parçası arasında sır Kim gelecekti uzak yollardan Sevdiceğimi? Askerden oğlumu Ya da markete bir şey ısmarladığı eşinin, evladının Kapkaççının Trafik canavarının Veya mafyanın, (in)in ve Cinin Eline düşmeden, yakalanmadan evine Sapa sağlam dönmesine mi bekliyordu Sırtı toprağa dayamaktan başka yeri olmayan Serabına kandırıp giden dünyayı mı? Belkide ev bunaltmıştı Sokaklar daraltmıştı Belkide cepte parası yok! Neler vardı bin bir düğüm çiziklerinde Her gün her yerden gam keder dolu gündemler mi? Sırtına binen dünyanın bin türlü halinden Televizyonların, gazetelerin Acı, ihanet, ihtiras, vurdu kırdıları mı? Çoluk çocuğunun eşinin bitmeyen istekleri mi? Kimin resmini çizsin toprağa? Şehidinin mi? Mengenesinde ezildiği dünyanın mı? Yoksa erken gelen ihtiyarlık vasfına mı? Her gün vurup kıran dizi kahramanlarını mı? Dini, vicdanı sömüren bukalemunları mı? Ve kime anlatsın bu derdini? Gönül yaslayacak bir tek dost kalmamışsa Kalemleri kırılmış birde yazdıkları Su üstünde yüzüp gitmişse Batmışsa bütün ümitleri güneşin ardından Ve bir daha doğmamışsa tan yerinden Dedim ki içimden iç çekerek Yaz toprağa yaz dertlerini Bir tek toprağa daya sırtını Ağaç parçası olsun Toprağa verdiğin sırların elçisi Âşık Veysel’ in kara toprağı Benim sadık yârim Bizi sen den başkası paklamaz… BİLALTEKİN(SIRLISES) |