hesaplaşma
Uzak ara öndeydi yaşam ondan. Bir müddet yakalamaya çalıştı, olmadı. Ne yaşam yavaşladı, ne o hızlanabildi. Uzanıp tutabildiği zamanlar olsa da, saklayamadı avuçlarında. Oysa böyle başlamamıştı hiçbir şey. Kaçan da yoktu, kovalayan da. Peki neden şimdi önde idi?
Gitti, nerde ne kadar fotoğraf varsa çıkardı, döktü hepsini odanın ortasına. Bakmadı hiçbirisine, geri de koymadı. Attı kendini sokaklara, bıraktı yağmurun altına. Birikintilerin başında durdu zaman zaman. Bazen kendini gördü, bazen kocaman binaların yansımasını. Nedensiz bir biçimde ayağını soktu birikintilerin içine ve dağıttı yansımaları. Yürüdü, sigara yakmaya çalıştı, olmadı. Aklına bir şey gelmiş gibi geri döndü ve dikildi birikintinin başına. Yansımanın tekrar oluşmasını istiyordu, sanki bir şeyi kaybetmiş bulmak ister gibiydi. Küçük dalgalar ve yağan yağmur izin vermedi, birikintide biraz önce gördüklerini görmesine. Yağmur hızlandı, yağmuru suçladı.Neden sonra kendisini de… |