Çaresizliğin çardağında, yağan her yağmurda…Yağan yağmurdan ıslanan yanız topraklar değildi İliklerime kadar nüfuz eden yalnızlığımda bendim Çaresizdim, umudun katresinde sinmiştim tendim Geçmişten habersiz, geleceğinden ümitsiz biriydim Yağmurdu yıllarca gözlerimden fütursuzca akanlar Yeşertmiyordu yüreğimde kuruyan şu zavallı filizleri Bitmeyen dertleri, asla silinmeyecek en deruni izleri Tespih tanelerini çekerken zikrettiğim çileli geçmişi Neye, nasıl, hangi şekilde, bilinmeyenler denkliğinde İnanacaktım, anlatanlardan zaten bizardım bir saftım Onca zamandır işlenen günahtan, hadsiz davranıştan Sonra, inanmam için anlatılanlar meçhulde bir kelamdı İtminanlık kalmamıştı, aile ortamı dağılmıştı, verandı Kadın kocasını, erkek karısını aldatırken, sabi mahzun Neye inanmalıydı, gerçekleri nasıl ayırmalıydı masundu Allah, peygamber diyenleri duyardı ama bir aldatılandı Nasıl inanacaktı, kandırıldığını bilerek nasıl saf tutacaktı En yakınlarıydı, ebeveyn payeleri vardı bir anne babaydı Kendilerini dahi kandıranlardı, evlatlar nasıl inanacaklardı Çaresizliğin çardağında, yağan her yağmurda ıslananlardı Mustafa Cilasun |
Yeşertmiyordu yüreğimde kuruyan şu zavallı filizleri
Bitmeyen dertleri, asla silinmeyecek en deruni izleri
Tespih tanelerini çekerken zikrettiğim çileli geçmişi
duyarlı yüreğinize sağlık hocam.
güzeldi.
..............tebrikler...........