YANIYORUMBen gidiyorum Hayatın zehrini içime atıp, gidiyorum Ardıma bakıpta, sana Şöyle doya doya Bir el sallayamadım Ben ona yanıyorum Sen; beni bir dağın yamacından attın Kanadı yüreğim, yandı Eridi dağların karı Eridi İstanbul’un arşınladığımız kaldırımları Ne Karacaahmetin ağaçları Ne de çayını içtiğimiz vapurun kalktığı İskele taşları sağlam kaldı. Ne zaman İstanbul’a usul usul kar yağsa Yürürdük Beyoğlunda Bir elim cebimde Bir elim senin omuzunda Çengelköy’de hıyar, Kanlıca’da yoğurt yerdik Hep bir ışıltı olurdu gözlerimizde Geceleri baktıkça boğaza, Kandilli’de Hani bir evimiz olsun isterdin Önünde ufacık bir bahçe, Kocaman pencereleri olan Müstakil; hayalimizdeki gibi İşte Sen; beni o evin kapısında bıraktın Her akşam beni beklediğin yerde Buralardan çok uzaklara gidiyorum Hayallerimin pesine Senden uzaklarda Seni aramaya gidiyorum Ben şimdi o evin kapısındayım Beni beklediğin yerde Hani! Bekliyorum birazdan Görünmeni pencerede Son bir defa göz göze gelmek istiyorum Bir hoşçakal Bir Allahaısmarladık demek Sonra elimle arkama sakladığım gülü Kapıya bırakmak istiyorum Ama! Yoksun! Bakmıyorsun Ben şimdi gidiyorum Elimde bavulum Gözümden akan yağmurla Yüreğimde derin sevdamla Ve hayalimde tebessüm eden edanla gidiyorum Yanıyorum ! Yanıyorum ! Sızlıyor içim kanıyorum İşte; Gidiyorum Hayatın zehrini içime atıp gidiyorum Ardıma bakıpta sana Şöyle doya doya Bir el sallayamadım Ben ona yanıyorum Ben ona yanıyorum... Feride B. 10,08,2000 / Çarşamba SAMSUN |
Hayatın zehrini içime atıp, gidiyorum
Ardıma bakıpta, sana
Şöyle doya doya
Bir el sallayamadım
Ben ona yanıyorum
tebrıkler gönul kalemınız hiç susmasın
saygılarımla