ÇİÇEK AÇAN DİKEN
ÇİÇEK AÇAN DİKEN
Kalk kızım uyan çabuk Uyuma zamanı değil,vakit geç; Deyip uyandırdı Zilan’ı babası. Hızla kalktı Zilan,düştü yola. Çalışıp ekmek götürecekti; Sakat anasına ve kardeşlerine. Henüz on yaşındaydı ve yükü ağırdı. Yola düştü hanımının evine doğru. Hava soğuk ve karlıydı. Zilancığın ayağında bir terlik ve yırtık entari…. Üşüdüğünü bile bilmiyordu. Yanakları kıpkırmızı kesilmişti, Elleri yağan kardan daha soğuk. Sokakta hiç kimseler yoktu ondan gayrı Okulun önüne gelince biraz durakladı. İçini çekti şöyle bir baktı… Ama acele etmeliydi; yoksa hanımı kızardı. Koşa koşa gelip, kapıyı çaldı. Hanımı:”Nerede kaldın, çabuk gel”dedi. Zilancağız biraz korkak, biraz titrek, ses çıkaramadı. -- Çabuk kızım evi süpür, tozu al. Her taraf temiz olsun akşama misafir var. Ama onun kalbi bugün başka atıyordu. --Hanımım dedi Zilan; Okul nasıl bir yer hiç görmedim? Orada da temizlik yapılır mı? Bilemedim. Çocuklar akşama kadar ne yapıyorlar? --Haydi kızım elini işlet, işini yap! --Hanımım öğretmenler de kızar mı? --Bardakları kurula iyice parlat. Parlat ki konuklara ayıp olmasın. Bir kerecik okulun içine girsem, baksam . Haydi kızım masayı hazırla vakit akşam. İşini bitir;gecikirsen döver baban. Hanınım öğretmenler de döver mi? Deyince Zilan; bu sözden sonra hanım irkildi. Öğretmenler dövmezler yavrum, kalpleri şevkatle atar. İçleri çocukların sevgisiyle çarpar. Geçmişten gelip, geleceğe giden bir alevdir onlar. Alevki yalçın dağların buzunu eritir. Öğretmenler gecenin ıssız karanlığını bozar. Öyle güçlerdir ki uygarlığı açar. Karanlıkların dikeni ellerinde çiçek açar. Sevgilerine gökyüzünde melekler bile şaşar. Bıkmadan, usanmadan kollarını açar. Çocuklar büyüdükçe çabaları daha da artar. Kendilerinden evvel onlar için yaşar. Kazanıpta yediğimiz her lokmada onlar var. Onlar ki ellerinde meşaleyle yol gösterir. Onlar ki karanlığın ışığı, aydınlığın gülleri Onlar ki Atatürk’lerin, Arşimet’erin öğretmenleri Onlar ki sevgi, şevket zincirlerinin halkaları. Ben de okuyacağım hanımım be olursa olsun. Götür beni de okula, bu nasıl kutsal insan. Tutarım kalemimi kanayan elime aldırmadan. Ben de öğretmen olacağım; utansın babam. Not:Öğretmenler günü için yazılmıştır. |
Münir ÜSKÜDAR