BANA İSTANBULU ANLAT
Ey tarihe sığmayan
Ey tarife sığmayan Gizemli ve muhteşem şehir İSTANBUL -Bana istanbulu anlat evlat Yedi düvelin gıptayla baktığı Fetihle müjdelenen Hadislere mazhar Hala Bosporos Hala kostantiniyye sanılan Hor bakanın gözüne inat Fatihin yadigârı şehri Bana şehri istanbulu anlat evlat -Çınlatır kulakları Dolmuşçu duraklarının alışıla geldik sesleri Hemen kalkıyor abi Tamam abla hemen gidiyoruz Ve telaşe ile koşuşan insanlar Hayel ve düşlerin girdabında gizemli İnat edercesine sevecen bakışlarla dolu İstanbul gibi aziz Huzur dolu ve sevecen Kendini kıskandıran şehri Bana şehri istanbulu anlat evlat -Bir başka eser istanbul rügârları Yedi tepeden yankılar Selâha çağıran ezan sesleri Tüyleri ürperten ruhları okşayan hoş bir seda Allahu ekber Allahu ekber nidaları Bana kültür Bana mana ve maneviyat dolu şehri Bana şehri istanbulu anlat evlat -Hey gidi haydarpaşa garı hey Susmayan siren sesleriyle Kendine münhasır Nice ayak izleri gizli Hasrete dair merdivenlerinde Ayrılık sirenleriyle cız eden yürekler Ekmeğini taştan çıkaran Ter kokan emek kokan hasret kokan Umut ve hayallerini hapsetmiş gurbet insanları Bana özlenen Bana özleten şehri Bana şehri istanbulu anlat evlat -Hey gidi kınalı kuzular hey Peygamber ocağına doğru koşuşan yavrucaklar Bir başkadır ağıtlarla Bir başkadır sevinçlerle Bir başkadır Anaların nemli gözyaşlarıyla Asker uğurlamaları Bana örfüne Bana tarihine Bana geleneğine bağlı şehri Bana şehri istanbulu anlat evlat -Süleymaniyede yem atarken uçuşan güvercinlere Hazreti Eyyübün sabrıyla perçinleşmiş Bir şehir gelir baktıkça gözbebeklerime İhtişamlı duruşuyla İçin için ağlayan mabed Gözleri yaşlı ve mahçup Küskün ve kilitli yüreğiyle Tarih kokan Ayasofya Maneviyat pompalanır yüreğime Ruhumun derinliklerine inen Enfes bir duygu yüklenir İşte o efsaneyi anlat bana Bana efsaneler şehrini Bana şehri istanbulu anlat evlat -Sandalda balık ekmek kokusuyla Mutluluğa hükmedercesine bakan Tebessüm dolu çehreler Koylarında misafir Aşıkların buluştuğu Toz pembe düşleriyle Kulaç atan aşk dilencileri Tartısız umutları tusunami olmuş Çaresiz benliklerinde Loş ışıklı gecelerde gönül çelen Vesikalı dilberler Şehrin kör karanlığına inat Tıkırdayan kadeh sesleri Beyoğlu gecelerinde İnleyen nağmeler Ve romantizm kokan Zeki Müren şarkıları Kız kulesinde ürkek bakışlı Maziye dur diyen nostalji akşamları Martıların uçuştuğu balıkçı teknelerini Seyrine doyulamayan Büyülü şiirlerde süslü Mısralara sığmayan Ecdat kokan şehri Bana şehri istanbulu anlat evlat -Ahh istanbul ah Ah dedirten anılar Nerede o eski dost muhabbetleri Nerde o usul usul Fokur fokur üflenen nargile dumanları Kırkbeşlik plaklarda dönen Katibim türküleri Nerede o eski paytonlar Nerede o eski üsküdar yolculukları Höpürtede höpürtede içilen dost kahveleri Bana hatıralarla dolu Bana anılarla dolu şehri Bana şehri istanbulu anlat evlat -Ey tarihe tarih yazan Haliç Bilmem daha kimlere el sallasam ki Hep iç çektirir ya Güneşin batışına inat Surların sütunlarında Elleri şakakta uzakları seyrederken Ruhumu dinlendiren manzaran Düşünürümde bazen Emirganı Tarabyayı Tuzlayı Mis gibi kokusuyla Beykoz ormanları gelir aklıma Depreşir yüreğimdeki anılar İçim burkulur Bana ciğerlerime işleyen şehri Bana şehri istanbulu anlat evlat -Veda edercesine Kırmış zincirlerini Demir atmış gemiler Süzülmüş boğazın sessizliğine Yol almış uzak diyarlara Ayrılığı umut olmuş içinde Dönüşün burukluğunu yaşıyan yürekleriyle Kavuşmaya el sallayan dilekler Bana giderken ağlatan şehri Bana sehri istanbulu anlat evlat KÖKELİ OZAN |
Esenlik dileklerimle, Tebrik ve taktirlerim sonsuzdur size, sayın KÖKELİ OZAN. Kemal Polat
---------------------------------------
BANA BİR MASAL ANLAT BABA
Bana bir masal anlat baba
İçinde denizi, martıları olsun,
Güneşi ve balıklarıda bulunsun
Adı da İstanbul olsun baba, İstanbul! .
Bana bir masal anlat baba! ..
İçinde yedi tepesi bulunsun..
Her tepesinde bir Galata kulesi,
Süleymaniyesi, minaresi,kız kuleside olsun.
Bana bir masal anlat baba,
İçinde bogaziçi, halici bulunsun;
Boğaziçinden Üsküdar’a, bebeğe,
Süzülüp giden vapurları olsun.
Anlat baba, anlat! ...
Eminönü’nden,karaköy’den kalksın vapurlar...
Kadıköyden,haydarpaşadan üsküdara uğrasın...
Çengelköy den, kuzguncuk’tan sonra,
Boğaziçinden dolaşıp kavaklara ulaşsın.
Bana bir masal anlat baba,
İçinde yeni camii,ve zarif güvercinleri,
Onlar için mısır satan kadınları,
Taşlarında çorap, mendil satanları,
Baharat kokan mısır çarsısı olsun.
Bittimi baba! .. bittimi? ...
Güneş sarayburnun’dan gittimi? ...
Sultanahmet’in, süleymaniye’nin
Sülietler’i belirdi mi baba?
Neden baba neden! ... bu çılgın manzara?
Bu şehirİ İstanbul baba,
Yoksa elimizden kayıp gittimi?
Sağol baba sağol, artık dalabirim:
Rüyalarımda olacak,
Padişah da, saltanat kayığı da;
Bu şehri İstanbul baba,
Tepeden tırnağa sarhoş;
Çılgın’ca koşuşturan insanlarıyla,
Hele varoşları baba? sanki bir anadolu,
Ne anlaşılmaz bir şehir bu, baba...
Her yanı sihir dolu, giz dolu.
" Kemal Polat - İstanbul - Moda"