Senin bana geldiğin gündü bugün, saatler geçmezdi İçime düştüğün gün ben sana zehirlendim O sihirli kelimeleri söyledin ya hani bana; “Seni seviyorum” Ben o gün hasreti öğrendim, İlk defa bir kadının sıcaklığını hissettim…
Sen ruhumu Arafat’ta taşlardın zevkle Ben sana taş toplardım kanlı kucağımda Hiç değişmemişsin, hiç değişmemişim
Bugün AŞK’ın doğum günü dedin Öldürdüğün AŞK’ın doğum gününü kutluyorum
Sen beni günahsız iken recim ederdin Yaralarımı dudaklarınla sarar, Ve yine…
Hadi yine kendimizi buğday ambarında zannedelim Var mısın? Aç kalalım, susuz kalalım…
Bazen Eyüp sabrı dilenirim uzaklardan, yakınlardan Kara borsada Nuh’un gemisine senin için bilet ararım Bir gecede yedi kıta dolaşır gözyaşı toplarım yanıklarına Şeytana ruhumu satarım parça parça, sana yaklaşmaya!
Gözlerinden uçuruma atardım kendimi Parçalarımdan kale yapardın deniz kenarında Dalgalar yıksın diye beklerdin güneş batana kadar Her dalga canımı acıtsa da sen vardın yanımda
Korkularımın içine sürüklenir oldum sahipsiz Baktığım aynalar seni yansıtınca kırar parçalarım Her yokluğunu hissedişimde sevinirim aptalca Sen varsın diye hep uğradığım içimin saklı köşesinde
Gözlerimden su verdiğim boynu bükük papatyalar Seni anlatır bana, Doğduğun geceyi, âşık olduğun sabahı…
“Yapraklarımı koparma” derdin, “sararıp dökülecekler onlar” İki mevsim gölgende bekler, düşen yapraklarını toplardım
Hani sen benim aklıma düştün ya cennet kapısından O gün zamanla dalaştım! Yenildim…
Bazı geceler rüyalarımı basardın Elinde adaletten çaldığın kılıç… Çölde saklambaç oynardık ya hani Ebe hep ben olurdum…
Kör düğümüme her gün bir ilmek daha atardın Sonra âşıklarını sayardın bir noktadan bir noktaya İki çizgi arasında bir tek ben kalırdım Keskin köşeleri yontulmuş, Ben! İplerimi bağlardın ve kendine oynatırdın hep…
Sen güneşsin, ben sana muhtaç ay Kavuşmamız bir boruya üflenecek nefes kadar basit Ama anlık ve acı… Güneş tek başına güneştir hep, güneşliğinden bir şey kaybetmez aysız Ay ise güneşsiz bir hiçtir, iki harften ibaret bir efsanedir o kadar…
Şimdi hoşça kal Köprünün üstünde bir parça simit için Dans eden martılara selam söyle Ve bugünü unut
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
KIRIK KURŞUN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KIRIK KURŞUN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Evet hep aynı şey için yazılmış, özellikle aynı şey için yazılmış işlediğim konu değişmeyecek hiç bir zaman Biçimde ise takıntım var Tarzdan kaynaklanıyor sanırım Çağdaşlık ise tartışılır bir konu
aynı derken dediğim,hep aynı şey için yazılmış gibi,yani şiirlerinin biçimlerini kenara bırakıp,birbirine karıştırsan pragraflarını,okuyan,dinleyen için birşey değişmez.öyle hissettim,belkide çağdaş şiiri pek algılayamadığımdan olabilir
Sen güneşsin, ben sana muhtaç ay Kavuşmamız bir boruya üflenecek nefes kadar basit Ama anlık ve acı… Güneş tek başına güneştir hep, güneşliğinden bir şey kaybetmez aysız Ay ise güneşsiz bir hiçtir, iki harften ibaret bir efsanedir o kadar…
Şimdi hoşça kal Köprünün üstünde bir parça simit için Dans eden martılara selam söyle Ve bugünü unut
Sevgi ddeğerini bilenle mutluluk verir.Aksi taktirde acıdan başka bir şey değildir.Tebrik ederim değerli şair.Yürekten,hissettiren harika bir eserdi tek kelimeyle.Saygılarımla..