EBU-L VEFAİstanbul’un sur içi; mutena bir semtinde İlim öğretiyordu, gafile Ebu-l Vefa. Sohbetleri nur dolu, feyizler divitinde Duaları süslüyor af-ile Ebu-l Vefa. İşte bu zatın oğlu elinde sivri çivi Geziyor ortalıkta yakalayınca avı Deliyor tulumları akıyor olan sıvı Düşüyor halk diline gaf-ile Ebu-l Vefa. Bir gün gelir komşular, utanarak huzura Durumu anlatırlar bakma derler kusura Canları çok yanmıştır dokunurlar nasıra Yalvarır hak dostuna zaaf-ile Ebu-l Vefa. Çağırmış hanımını, demiş hanım bu ne iş Bu hata ikimizde nerde kırıldı kiriş? Arayalım, bulalım, düşün acele giriş! Yoksa döner perişan sefile Ebu-l Vefa. Epeyce istişare, düşüncelerden sonra Hatırlamış hanımı, utanmış dönmüş kora Ben buna hamileyken, aşermiştim limona Olan oldu üzülmen, nafile Ebu-l Vefa. Bir komşuda görünce iğne batırıp emdim Bora idim de sanki o hoş kokuyla dindim Ne bileyim tarihe kayıt düşmek içindim Ve bu yolda yürüyen, kafile Ebu-l Vefa. Hemen dedi hanıma; komşudan helallik al Düzeltelim bu işi gerçek olmadan visal Bu da hayatımızda bizlere olsun misal Muhtaç olmadan hiçbir kefile Ebu-l Vefa. Hanım gitti komşuya durumu izah etti Helalliği alınca bu huy oğlandan gitti Zerre kadar bir haram hidayetine setti Yetinmedi sadece laf-ile Ebu-l Vefa… Salih Yıldız…17.04.2010 . |
Ebul Vefa Hz hayatından öğüt veren bir kısayı şiirleşmiş olarak görmek ne güzeldi,
yüreğiniz gibi güçlü kaleminiz
var olsun
saygılarımla hocam