Yılanlar vardı benim memleketimde
Yılanlar vardı benim memleketimde
Köstebeklerim vardı sümsü sümsü toprağı dürten Kuşlarım vardı sögüt ağacımda Kargalarım vardı ala, Konmak için yarışırdı daldan dala. İnsanım vardı toprakla haşır neşir Çamurlu ellerinde nasır, kimisi Ahmet kimisi Beşir Komşularım vardı kömbe ekmeği pay eden Gökkubbeye avuçlarından dudaklarından dua erişir. Gün değişti sunni pamuk yorgan, teflon tava Geyik öldü avcı cıkmıyor artık ava Yılanlar türedi iki ayaklı, çıngıraklı, sokmadan öldüren Köstebekler türedi, toprağı dürtmeden sömüren Mola beyler... mola. Zaman oldu yalaka, yalak da su durmaz gayri. Garibe çekilir oldu üç öğün beş vakit falaka Garga siyaha büründü,fosil aşklardan salata. Zehir saçıldı toprağın ciğerlerine Apla gözlerim ağla Serce zehirli buydaydan nasibini aldı-öldü. Etek savuran rüzgar, başak savurmuyor Gerisi ALLAHA kaldı. kunta kinteler güldü Nacak darbesi koçaman gövdeyi böldü Sen bu tarlayı sula gülün sula.. Sal’ı götürecek yine et kemik torbaları Asma dalı, asi gençlik anladık gayrı. Gecenin soğugunda gazlı fener sönecek Cıpıldak tavşani paronoyalar estirir zamanın bozulmuş ayarı Vurun şu böğrüme vurun... Solucan kalmadı balık tutmaya Balıkta kandı, silikon memeye, mamaya Ne kaldı bu dünyada, sahtelere dünya demeye Sinekten kurtulamadı bakkalcıklar Dünyaya kral kesildi çakallar familyası Dinleri imanları para gülüm para... Avuntu uşakları gün ortasında çan çalar Teamülü yok ezanı dinlemeye matmazelin Diş biledi fantazi, kıdem atladı sanrı Başladı gecede, tümoroitler melemeye Yaralı gönlüm, yaralı... Kul öksüz, insanlık her nedense şaşkın. Elektirik direğinde gagası, ayakları sarktı leylegin Teli, melodisi bozuldu o eskimeyen aşkın Can çekişiyor..bekleyin...bekleyin ölüm bedava. |