Yutkunduğum an sinemi dağlıyor hicran!Sanki biçilmiş kaftanı giyeceğim Umutlarımın muradıyla süruru kalbe erişeceğim Bıraktığım her nefeste, irademde ki açmazlar halimin fakirliğinde Nice vakitler çileyle, bazense merakı şevkle çıktığım yolculukta gönül kederde Ne yârin sevdasıyla hazzı tattım Ne aşk hülyasıyla sabahlara kasar çığlık attım Hıçkıran hissiyatımla hicranı yudumladım, bahtın ahuna inandım Ne çok yandım ve ne de umutlarımla ufuklara uzanarak aşk hayalini yaşadım Andığım bizarlığım geçit vermiyor Kalbim artık sahifelerini dürerek ruha yöneliyor Bedbin vicdanım bakirliğinde hesap için ne kadar gayret gösteriyor Dil sükût ediyor, zihin avareleşiyor, gözler katreyi bırakıyor, içim çok yanıyor Divana durdum son durağın başında İşte vaki olacak bir zaman, ruh teslimi en sonunda Hissiyatımı haşyet kuşatınca, titremem başlıyor vuslat için korkuyla Göçüp gidenleri andım, ecdadımın bıraktığı izleri yeniden yudumladım, kandım Bir karayel başlıyor gönül sahifemde Her ne hikmetse hicranın en mazbut elleri yüreğimde Gözlerim sessiz sedasız bırakıyor hüznü, solgun halimde anıyor elemi İşittiğim latif ve ülfetli ney sesi, hıçkırığımı sökün ettirdi, sazendenin her nefesi Ne açık denizleri gördüm, ne hissettim Gönül iklimimde dinmeyen sancılarla okyanus gibiydim Halimden sudur eden hüzünle ve ruhuma nakşeden kelimeler mukabilinde Nefesim bıraktım, sinemi açtım hissiyatımı bu manada muhabbet için açıkladım Bir gün evet işte o en heyecanlı bir gün Gönül ikliminde filizlenmiş olacaktır en mütekâmil gün Hali fakirliğimle, lisanı edebiyle zikrettiğim efkârım dile galebe çalacak Ne kadar duymasam da, en özgün bir yorumla divana çıkacak ve aşkı anlatacak Mustafa CİLASUN |