Sinemi kuşatır her an hasretiyle aşkı zaman!Ne vakit tenime bir meltem nüfus etse Alıp götüren zaman, kalbi mefkûrem için ruhuma erişse Bilmem ki dile gelen ve kalbe süruruyla ibreti paye olan aşk gizliyse Serdettiğim, lakin fakir halim, hıçkıran melalimle hüznü nefeslenerek aşk dilerim Bin bir çileyle abat olduğum hicranım Sessizliğin kadriyle sineme boşalan elemli gözyaşlarım Hasretine duçar olduğum yoldaşım, yalnızlıkta viraneleşen vicdanım Her anın lütfüyle yutkunduğum meramın, kelimelerle anlatılmayan aşkı hicranım Ülfetindir yâd ettiğim süruru vicdanın Nereye yönelsem, salaca da demsem, sırlarımla gömülsem Hasrettiğim nefesimle rüzgârın feyziyle gönüllere erişerek meşk etsem Yüreğin burukluğunu, dilimin suskunluğunu, nasıl anlatırım, boyun büker ağlarım Ram olduğum her anın aşkıyla yanarım Dağlanan efkârımla ufukların hülyasından medet umarım Kalbinim sahibiyle yalnızlığımı paylaşarak, ruhumun çilesiyle ağlarım Mülteci kimliğimle, fersiz gözlerimle, takatsiz dizlerimle, sevdaya hasreti anarım Yanarak dile getirdiğim her ne varsa Mısralar serviler misali esiniyle yürekleri yoklasa ağlarım O an ve dile gelen zamanda her ne yazılırsa, halimden sudur eden niyazsa Hiçbiri ezberimde olmadıkça, esinin hicranıyla anlıksa neyleyim, fakirliğimdeyim Ah dinmeyen kederim, aşk için sefilim Edebin hülyasında, sadakatin her manasıyla aşka giderim Her canın, meraka muttali zekânın, kul olmak için ihsanın kadrinde arım Nar olan her ne varsa, haşyetiyle ruhumu uzaklaştırıyor ise, aşkın süruru kor ise Hikmetin bendinde, acizliğim halimde Şayet kul ikliminde ihlâs, şekli yete amade olarak aksederse Marifet ne ilmi siyasette, nede dile gelen maslahatların ayan olan halinde Kalbin inşiraha açılan sahifesinde, sevdanın feda yapan halinde aşk gönle erişirse Mustafa CİLASUN |