Ey Canan ( II )
Ey canan,
Gönül sırlarımı önüne serdiğim halde yaranamadım, İşin kolayına kaçmadan sevdim seni, Hem de can ciğer misali, Ayaz günlerde gül istedin benden. Bu mevsimde gül olmaz demedim gittim hemde aşk ve şevkle, Ayakkabı eskittim sana gül getirmek için, Bir kez bile of demedim. Tarihe mal olmuş meşhur yatırlara gittim. Hayırlı kaderler diledim. Haberin yok iken, çok ağladım, riya girmesin diye, Bunu her daim gizledim. Gözlerimin kızarıklığı belli olmasın diye, Buz gibi sularla yıkadım. Ama yine yaranamadım. Sana ait gönül mangalımda muhabbet küllerim, Hiçbir zaman eksilmedi. Tam aksine ziyadeleşti her daim, Benim seni sevdiğim kadar sevemez kimse seni, Benim sana yandığım kadar yanmaz kimse sana, Ama bu da bir gerçek ki ben rol yapmayı bilmem, Ve sana içimden gelen saf ve riyasız davranışlarla seni konuk etmişim, Gönül hanemin en üst köşesine. Ama ne hikmetse bunu anlayamadın bir türlü. Ve anlamak için de hiçbir çaba göstermedin. Ey canan, Niye böyle yapıyorsun Allah aşkına? Beni kaybettikten sonra mı beni anlayacaksın? Bu konuda başarılı olsan da bir işine yarar mı? Ben yüzde dost kalp de düşman olanlardan değilim. Ve ben iş olsun diye yarananlardan da değilim. Her şeyin bir yolu yordamı yok mu? Sen sırdaşım sen muhabbet yoldaşım, Ve sen paylaşıldıkça ziyadeleşen artan neşe ve sevinç kaynağımsın. Geç karşıma otur! Yapmam gerekenleri bir bir söyle ! Söyle ki işin kolayına kaçmadan gerekenleri yapayım! Ve üç günlük fani dünyada gamzeli yanaklarımda Muhammedi güller açsın! Açsın ki, sevda yolunda çekdiğim meşakkatleri unutayım! Görenler bu yolda yolcu olmaya özensinler! Hem bizim esas görevimiz değil mi insanları bu yola özendirmek? Gönül gergefi sen gibi mahir bir nakkaşı bekliyor. Ne zaman ilmek ilmek, desen desen bu aşkı nakşedeceksin? Zaman coşkun akan bir pınar seli gibi akıp gidiyor. Hem de hiç mi hiç farkında olmadan. Ey canan, Bükülmeden belimiz , Dökülmeden dişlerimiz, Azalmadan gözlerdeki ferimiz, Çekilmeden dizlerdeki takatimiz, Anlayalım birbirimizin balların en hası dökülen dillerimizden, İki cihanda da kazanan biz oluruz. Gönüllere giden yollarda mütevazı olmak gerek! Aşkın yollarında menzil murad alabilmek için, Gurur kibir ve enaniyet olmaz! Bu saydıklarımı şeytanın en tehlikeli sıfatlarıdır, Hem biz rahmani yolların yolcusu değil miyiz? Şeytanın yolunda gitmek bize yakışır mı? Gönüllere girip taht kurmak varken, Gönülleri fethetmek varken, Aksini yapmak biz helal süt emmişlere uyar mı? Ey canan, Gel tarihe mal olmuş sevdalılar gibi sözümüzün eri olalım! Aşkla, sevgiyle, muhabbetle kucaklaşalım ki, Şeytan öfkesinden çatlasın! Fellik fellik girecek bir delik arasın! Bıyık altından alay edercesine gülmesine müsaade etmeyelim! Etmeyelim ki, sevgilerle karılmış aşkın çorbasında bizim de tuzumuz olsun! Ve bu tuz ile günahlarımız af edilsin! Cennete giden yolların birinde yolcu olalım! Zira yolların en hayırlısı bu değil mi? Zira yüce Allah’ "birbirinizi sevin "diye buyurmamış mı ? Hem sevmekten kime zerre kadar bir sıkıntı gelmiş ki? Sıkıntı gelmişse bile karşılığında on misli hayır alınmayacak mı? Zira kainatın evvel ve ahir sahibi olan Allah Adil’dir. Onun yanında hiçbir şey kaybolmaz. Ne olur gel her şeye rağmen yep yeni ter temiz bir sayfa açalım! Ve bunun adını “gönlün en temiz sayfası”koyalım! Ve yaptıklarımızı altın uçlu kalemle, Sevda mürekkebiyle büyük bir itinayla yazalım! Ve altına kocaman harflerle imzamızı atalım! Ey canan özüm gibi seviyorum seni, Ve bu can bu tende oldukça da sevmeye büyük bir içtiyakla devam edeceğim Ve seni sana havale ediyor Allah seninle olsun diyorum. 29/Mart/2010 |