KaçışDün gün batarken geçmiştin, Gül kokulu sokaktan, Oyunlarını bir köşeye attığın; Solmuş, sarı boyalı evin bir yanından, Geçmiştin hani hatırla! Çocukluğun pencereden bakarken sana, Sen, ardına bakmadan uzaklaştın bir anda. Yüz vermek istemezcesine maziye, Kopardın attın gönlünden, Sildin bir kalemde. Bomboş duvarlar,odalar içinde, Çocukluğun serzenişte. Hani özlemini duyduğun masal kitapların, Nerde şimdi, çok sevdiğin elma şekerin? Renkli misketlerin? Gökyüzü kızıla çalarken gittin, Aslında sen kendini inkâr ettin! Dön bak arkana, korkma!, İçindeki çocuk, bıraktığın salıncakta. Yüzleş korkularınla, Hesapsızca çocukluğuna ait ne varsa. Yankılanır her gece sesin boş odalarda. Duvarda asılı duran tozlu resmin, Ağlamakta. Sen nerdesin? Nerelerdesin? Yoksun diye küstü sana oyuncakların, Masal kitapların, Küstü salıncaklar, kaydıraklar... Gül kokulu sokaktan geçip gittin. Pervasızca. Arkanı dönüp gitmek yakışmaz! Çocukluk günlerine, Elma şekerine... Yakışmaz ne olur, dur gitme! |
Şiirlerinizin hemen hemen hepsinde tahkiye var; bence bundan kurtulmaya çalış. Edebiyat eğitimi almış biri olman hasebiyle fazla ukalalaık yapmak istemiyorum; ama biraz daha dikkatli olman gerektiğini, düz cümlelerden ziyade biraz daha şiir cümlesine yönelmen gerektiğini düşünüyorum. Bir de çok dikkat çekici bir şey var sende: bir kadın gibi yazıyorsun... Bu çok önemli; çünkü bizde kadınlar da erkekler gibi yazıyor. Daha kadınca sözler, daha kadınca duygular, tıpkı oya gibi, dantela gibi... Halide Nusret Zorlutuna'yı okumanı tavsiye ederim. Ondan alacağın çok şey var...
Sevgilerimle...