Medinenin GülüŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Acemilik dönemimde yazmaya çalıştığım bu şiirimi mevlit kandili dolayısıyla
bir daha gözden geçirdim ve 31 beyit 63 satıra çıkardım ve tekrar yayınladım. Arzederim efendim Yarın akşam MELİT KANDİLİ CÜMLE ÜMMETİ MUHAMMEDE(S.A.V.) MÜBAREK OLSUN Hatırladıkça şifa, buluyor dertlerimiz. Medine’nin gülüne salât-u selam olsun. O’na hayran gönül’e nuru ilahi dolsun. O bizim önderimiz, O bizim rehberimiz; Sebebiyle, hak yoldan oluyor haberimiz. On sekiz bin âlemin, en kıymetli beşeri; Güzel neyimiz varsa hepsi onun eseri. Nur’u ilk halk olunan, Rabbimizin habipi; Şifaya layık olan, gönüllerin tabibi! İlk şefaat ilk insan, Âdem ile Havva’ya; Hâlbuki yıllar sonra, gelecekti dünya’ya! Her nebi müjdeledi, Ahmet (s.a.v.) gelecek! Dedi; En son haberi ise, İsa Rûhullah verdi. Ve dünyayı kapladı, kop koyu bir karanlık; Akla gelen ne varsa, yapıyordu insanlık. Bu katmer-katmer zulmü! Bir güneş yırtar ancak; Emareler görüldü, O nur artık doğacak! Abdullah ‘tan intikal, etti de Âmine’ye; Sevinçle ruhaniler, müjde etti anneye. Doğumunda ortalık, aydınlandı bir anda; Yıkıldı samaniler, ateş söndü Iranda. Güzel bir bahar günü, nisan yağmuru gibi; Nura gark oldu âlem, çünkü gelmişti nebi! Önce babadan yetim, sonra anneden öksüz; Onun sahibi Rabbi, yetiştirdi kusursuz. Çocukluğu, gençliği, çabucak geldi geçti; Hatice-tül Kübra’yı, kader ortağı seçti. On beş yıl hem ticaret, hem tefekkür yılları; Nur dağında inziva ve tezekkür yılları! Yaş kırk oldu olgunluk, zirvelere ulaştı; Nur dağında Cibril-i eminle karşılaştı. Artık başladı davet, önce en yakınlardan; Çileli bir yolculuk, zor! En zor akınlardan! Çekmediği eziyet, elem, keder kalmadı; Başı daim dik durdu, hiçbir an alçalmadı. Önce yakınlarına, tekrar, tekrar anlattı; Her bir ümmeti için, çok gözyaşı damlattı. On üç sene Mekke de, tebliğ etti Kuran’ı; Ve bir tarih yazıldı, anı içinde anı! İzdırap o hal aldı, yurdundan çıkardılar; Sıddık’ı Ekber ile Medine’ye vardılar. Kısa süre içinde, Yesrip Medine oldu; Mekke de fethedildi, güçlü devlet kuruldu. Ashap olarak gören, ona candan vuruldu; O isyankâr gönüller, nuru ile duruldu. Kurak çölü yeşertti, kuru dal meyve verdi; Ham yemiş olgunlaştı, feyiz’i ile erdi. Yirmi üç sene dünya, doydu merhametine; Veda haccında veda, eyledi ümmetine. İş bitince gel emri, gönderildi Rabbinden; Ashabı hüzün bastı, sarstı gayet derinden. En büyük emaneti, Hazreti Kuran bize; Sarılırsak kurtuluş, ümidi hepimize! Bir de güzel sünneti, bıraktığı âdeti; Uyabilenler bulur, dareyn de saadeti. Verilen tasarrufa melekler hayran kaldı; Ümmeti olmak için birçok nebi yalvardı! Şefaat ummak için, yazdık bu kelamları; Ey nebi, sen kabul et, salât-u selamları. Medine’nin gülüne Salât-u Selam olsun; Ona hayran gönül’e nuru ilahi dolsun. Şiirdeki hatalar kusurlar bize kalsın! Vaki, nur ve feyiz’i, cümle okuyan alsın… Garibî-Salih Yıldız……..02.03.2008 . |
Tebrikler,saygılar...