Hayat Oyunu
Kendi oluşturduğum sahneydi;
İkimize ayrılık rollerini vereceklerdi. Sen deliler gibi beni sevecek; Bir an bile benden ayrılmak istemeyecektin. Sonra ayrılık, oyun oynayacaktı bize, Seni benden alacaktı. Bu gidişte, sen istekli olacaktın; Çünkü akrabanla evlilik yapacak, Ve paran pulun da çok olacaktı. Ve sadece adımı değil Adımın baş harfini bile anmayacaktın. “Benden hayır yok, unutsun.” diyecektin. İşte sana verilen alçakça bir rol; Bana verilen rol ise Gittiğin gibi seni unutacaktım. Hiç umursamayacak hiç takmayacaktım. Ama bilmiyordum, sana böyle tapacaktım. Ben bu sahnede, hep sustum; Verilen rolü maalesef oynayamadım. Oradan oraya, Meyhaneden meyhaneye savruldum. Oysa ben seni, senin beni unuttuğun gibi Unutacaktım. Senden sonra bir başkasının elini tutacak, Bir başkasına sarılacaktım. Ama tüm rollerin tersini yaptım; Bir başkasının elinden değil İçki bardağımdan tuttum. Bırak başkasına sarılmayı, Gecenin soğumuş sokaklarında, Yalnızlığıma sarıldım. Anlaşılan ben bu oyunu oynayamadım. Yani hayat bana oyun oynadı! |