Sansür
Kalemin, yazabildiği kadar ağır
Yazabildiklerin kadar özgürsün. Hele bir serbest bırak kalemini Nefretini püskürsün! Dilin, söyleyebildikleri kadar keskin Nefret edebildiğin kadar ancak Yüreğindeki kin Nefesin nefret kokuyor, lakin Çıkarabildiğin ses kadar gürsün! Başın, diyebildiklerin ölçüsünde dik Yazdıkların, yazabildiklerin kadar sivri Söylediklerin, söyleyebildiklerin kadar tesirli Dilin söyleyemedikleri ölçüsünde kirli Elin titriyorsa yazarken, dilin tedbirli Yaşadığın yıllar kadar ömürsün Omuzların, taşıyabildikleri kadar güçlü Gözlerin, göremedikleri kadar suçlu Yürüyebildiğin yere kadar cesursun Yürüyebileceğin yer kadar Cesaretin hüküm sürsün! Yüreğin katlanabildiği acılar kadar nâr Yüreğine katlanabildiğin acılar sığar Duymak istemediklerine kulağın duvar, Görmek istemediklerine sansürsün! Sabrın, sabredebildiğin ölçüde var Yüreğindeki dar, Sabredemediğin noktada başlar Acı, canını acıttığı vakit acıdır Canının acımadığı kadar nankörsün! Can, sanırsın ki yaşadığın sürece candır Seni vurmadı diye acı, sen kendini kandır Demek ki acı, ancak seni bulduğu zamandır Sen o vakte kadar dur! Aç yüreğini, yüreğin acı görsün O vakte kadar belli ki körsün! Vatan, verebileceğin can kadar vatan Bayrak, dökebileceğin kan kadar kırmızı Özgürlükse o bayrağın yıldızı Ancak düşündüğünü yazabildiğin ölçüde hürsün Yırt at o yazdığın saçmalıkları Çöpçüler süpürsün! |