Göz kamaştırıyor cennet kapısı
Mimarın sanatın özü burada
Dünyada bulunmaz örnek yapısı
Bin bir mühendisin gözü burada

Kalbin güzelliği işlenmiş taşa
Nakış böyle güzel düşmez kumaşa
Görmek gerekiyor bir baştanbaşa
Ustalığın en son sözü burada

Tarihten bu güne en güzel atıf
Her bir karesinde binlerce motif
Hepsi birbirinden latif mi latif
Hayrete düşürür sizi burada

Geometri fizik sanat bilimi
Taşlarda okunur çağın ilimi
Figürlerde yaşar zaman dilimi
Selçuklunun ayak izi burada

Tarihin eser bıraktığı şehirleri bir bir incelediğimizde, nasıl ki Divriği'de şairin ruhunu okşayıp müstesna bir şiire imza koydurucu Ulu Camii varsa, mükerrerinin ilk örneğini Bursa'da bulabiliriz.
Şanlı ve mahir ecdadımızın ustalığından doğmuş bir diğer Selimile'ye Edirne'de, Süleymaniye'ye İstanbul'da rastlarız.
Çardak'tan Eceabat'a geçip Dardanel'de ilk muzaffer tarihi yazan Süleyman Gazi'nin ruhundan bir ruhu Bizans surlarına sancağımızı diken Ulubatlı Hasan'da yakalarız.
Çaldıran'a gitmeye, Mohaç'ı yoklamaya, Plevne'ne Osman gazi ile aylarca aç, susuz dâvânın sabrına yatmaya gerek var mı?
Bu şanlı milletin üç kıtada bedenen, beş kıtada adalet timsalliğiyle varlığı yok muydu?
Mimar Sinan'ın sanki göz kararıyla ölçtüğünü kaç asır sonra cm'leriyle ölçenlerin şaşkınlığını anlamak mümkündür, ama bizim yeni neslimizin kendi tarihine istihza ile bakışını hiç bir izan ve vicdan anlayamaz..
Ki; yeni nesillerin şairlerinden dillerinden dökülür görünen ruhî meşveredlerini çok iyi okumaları gerekir..
Bu şiirin binaen işaret buyurduğu asil hedef işte bu yöndedir..