ERZURUM'A GÜZELLEME, ERZURUM'A AĞIT(ON BİR YIL İÇİNDE YAŞADIĞIM, ON BEŞ YILDAN BERİ DE AYRI KALDIĞIM, BEDENEN KOPUP; RUHEN KOPAMADIĞIM ERZURUM ’UMA) “Gürcü Kapı”, “Tebriz Kapı”, “ Kars Kapı”, Rus mu gelmiş? Dayan göğsün, sars kapı! Dadaş çekiç; sen olmuşsun örs kapı. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Azîziye, Hamîdiye Tabyası; Mecîdiye” tutuyor vatan yası. Haykırdı:”Bitsin düşmanın cefâsı.” Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Sesin duydu, Erzurum’lu uyandı. “Nene Hâtun” “Tabyalara” dayandı. Vatan için al kanlara boyandı. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Gâzi Ahmet Muhtar Paşa nerdesin? Kâzım Karabekir Paşa serdesin. Görebilsem, kalksa gözüm perdesin. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Şükrü, Rüştü, bir de Hâlit Paşalar, Elde kılıç; engelleri aşalar. Düşmanları rüsvây olup; şaşalar.. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Kovarız düşmanı, çekmeyiz arı. On iki mart günü kürürüz karı. “Mahalle Başı”nda oynarız barı. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Hüzün çökmüş, yurdu düşman kaplamış. “Gazi” Erzurum’da “Kongre” toplamış. Ümit olmuş; duyan yürek hoplamış. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Dadaş Şehri; Mehmetçikler yatağı, Komut verir “Havuz Başı Çatağı.” Dört bir koldan başlatırlar atağı.. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Palandöken” olmuş; kar ile duman. Bir garip yolcuya vermiyor aman. Palanı dökülmüş; hali ne yaman. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Kaval içli; dertleşiyor yar ilen. Bağrım yanık; yoldaş oldum hâr ilen. “Efe” gelir peşinde “Alvar” ilen. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Yaş on sekiz; Erzurum’a uzandım. “İslâmî İlimler” seni kazandım. Beş yıl boyu “Vahiy” ile bezendim. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Atatürk Üniversitesi” tektir. Eşini ararsan, bulunmaz; yektir. Öğrenciler arı, o da petektir. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Çiçek açmış; kar üstünde; kırmızı, Canlar gitti, yerde gördüm cansızı. Ağıt dinle! Yüreklerde var sızı.(“Gezelim”den) Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Canım “yurdum”; açtım ona kucağım. Sılam uzak; oldu baba ocağım. Dostla doldu yanım, köşem, bucağım. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Güneş battı, çektim içten nefesi. Al duvağın giymiş “Ejder Tepesi” Sabahladım; duyulur ezân sesi. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Telsizler”den iner idik; kayarak. Buz üstünde, adımları sayarak. Kolumuzu kol üstüne koyarak. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Hafta sonu “Dutçu”ya dek koşardık. Çiçek koklar, neşe dolup; taşardık. Uyku böldük, ders çalıştık, başardık. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Köşke” çıktım; bir bardak çay içimi, içim çekti; uğradım yol geçimi.. Kalam, gidem; yapamadım seçimi... Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Abdurahmân Gâzî” derler; bir velî.. Derler ki:”Görmeyen gelirmiş geri.” Bu illerin en misâfir perveri. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Uzun Harmanlar”da yaptık harmanı, Ter basınca çektik soğuk ayranı. Gün batımı ne hoş olur seyranı. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Koç yiğitler cirit oynar çayırda. Koyun kuzu meleşiyor bayırda. Ana, ata, kız, kızanlar seyirde. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Yunus Emre Mahallesi” yunuslu. Varın görün! Çocukları çok uslu. Kış gelince havası olur puslu. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Yenişehir”; kat kat evler; köşeli. İçleri halı, mobilya döşeli. Deprem sallar! ! Kimse kalmaz neşeli. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Yigit idi, şu “Çırçır”ın uşağı. Altta şalvar; bele sarmış kuşağı. Nâra atar “Kırmacı”dan aşağı. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Ali RÂVİ Caddesi”inden indim ben. Yağdı yağmur; dam dibine sindim ben. “Yoncalık”ta otobüse bindim ben. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Lala Paşa Şadırvanı” şarıldar. Vakit gelir; cemaati harıldar. “İşfa´” dinler; gönülleri parıldar. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Bir Berber Nâim Hoca vardı; fakîr... Maçtan maça koşardı; dili şakir... Gitti gelmez; dostları yola bakir... Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Kırk Çeşme Hamamı”, uğran yârenler! Tarih boyu şifâ bulmuş varanlar. Bir de “Şeyhler Hamamı”nı soranlar. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Hâtûniye, Yâkûtiye medrese, Astronomi, matematik, hendese, Asırlardır ilim saçmış herkese. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Bir zamanlar boyunları büküldü. Üzüldüler, göz yaşları döküldü. Genizlerden hıçkırıklar söküldü. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Şimdilerde gülüyor gül yüzleri... Ziyârete bekliyorlar bizleri... Yolumuzu gözlüyorlar gözleri... Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Rüstem Paşa Çarşısı”na varalım; “Oltu Taşı” tesbik olmuş; soralım! Yarası var, yarasını saralım! Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Hangi ilde “Bin Bir Hatîm” okunur; Okunurken sedâ Arşa dokunur? “Ulu Câmi” “Yaratana” bakınır. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Tabbak Hâne” çeşmesinin suyuna; Vardım, içtim; doyamadım tadına. Teşekkürler çıksın Allâh katına Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Taş Mağazalar”da açar dükkanı. Altın satar; kuyumcunun mekânı. Alanı az; çoktur ama bakanı! ! Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Bakırcılar Çarşısı”nda bakırlar. Desen işler; mâhir eller şakırlar. Son ustalar bakra ağıt yakırlar. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Hacılar Hanı”nda buldum bahârat. “Habîb Baba” türbesinde pek râhat. Yalvarır: “Erzurum görmesin âfât. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Erzurum Kalesi”; Gözleri yaşlı. “Kurşunlu Medrese”nin yolları taşlı. Güzelleri kalmamış kalem kaşlı. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Mumcu Evleri”nin duvarı taştan. İçleri boşalmış; virâne baştan. Şikâyet ederler; Dinle! “Dadaş”tan. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Gez Mahallesi”nde en son durağım. “GAMPO” derler; yıllar yılı uğrağım. Gönül varmak ister; yok ki “Burağım.” Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “İstanbul Kapı” da dedi; hüzünlü: “Şiirinde adım geçsin; vezinli, Beş artı altı heceli dizinli.” Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Kazım Karabekir Mahallesi”nde; Annenin kulağı tiren sesinde. Tiren gider; göz, ciğerpâresinde. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Mehmetçik” tireni kalktı yerinden. Ağlar gibi, sesi geldi derinden. “Nişanlıyı” ayırıyor “er”inden. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Dumlu”dan kaynamış, akar, “Karasu” Aka, aka menziline vara su. Susamış; ver! Yudum, yudum yara su... Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Ramazanda mahya gördüm; bakınca; “Cumhûriyet Caddesi”ne çıkınca; İftar vakti lambaları yakınca. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... İster isen “kıtlama çay”; gel kardaş! “Erzincan Kapı”ya uğra; bul kardaş! Demlen çayla; yudum, yudum, ol kardaş! Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Murat Paşa Camisi”nde cumâyı; Kılar isen; bulursun sen sefâyı, Atar gönlün; çekmez cevr ü cefâyı. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Beş vakitte “salâ” verir hocalar. On ay boyu tüter durur bacalar. Tâziyede paylaşılır acılar. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Yazmış Erzurumlu “İbrâhim Hakkı.” “Mârifetnâme”sinde bin sır saklı. “Çözeyim” der; çözenin gider aklı. Erzurum’um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Bulamadım “Âşıkların Kahvesin.” Yürek telim titreten saz; nerdesin? Aşk mı bitti, Âşık mı yok; kimdesin? Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... “Emrah dedi: uğradım bir güzele, Doyamadım; dilim durdu gazele, Okuyanım; hâtıramı tezele! Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Dostlar dedi: “Yiyek Cağa Kebâbı.” Dalmışız; ki, kaçmış şişin hesâbı! ! Hesap geldi; bozmayalım âsâbı! ! Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Unutmadım; “Tel kadayıf dolmasın,” Komşularda içtiğim “Den” çorbasın. Pişirenin elleri dert bulmasın! Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Diyorlar ki: “Nerde eski dadaşlar? ? ? ” Bursa, İstanbul´u mekan tutmuşlar. Vefâ bitmiş, sılayı unutmuşlar... Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Türkiye´nin dertlerini çözenler, Erzurum´da okuyanlar, yazanlar, Toy kuralım, kaynatalım kazanlar. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Toyumuzda Erzurum´lu buluşsun. Cân Erzurum Dadaşına kavuşsun. Yatırımlar, fabrikalar oluşsun. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... Dallı Mustafa´yım; sözüm bağladım. Dadaş diyarına “öz”üm bağladım. Her an bakar; “gönül gözüm” bağladım. Erzurum´um; dile geldim, neyleyim... Bir kaç nefes; sizi yoldan eyleyim... (SARICAKAYA-26.04.2004) (Not:Tırnak içindeki bölümler genellikle yer ve mevkî isimleridir. Ayrıca; bazı kelimeler, beyinlerde çağrışım yaptırmak amacıyla, bilinerek Erzurum Lehçesiyle yazılmıştır. Yine; şiirin bütünlüğü içerisinde, “zaman” ve “mekân” kurgusu yapılmıştır.M.SUNA.) |
bir Erzurumlu'dan çok Erzurum'u biliyorsunuz...
kıskandım bu şiiri bir Erzurumlu olarak....
1-2 yer unutmuşsunuz...
mezun olduğum tarhi Erzurum lisesini..
ve çocukluğumun büyük bölümünün geçtiği Kâzım Yurdalan mahallesini...
teşekkür ediyorum... var olun...sağ olun...
saygılarımla...