*** DOLDUR BE SÂKİ ***Nostalji***
Sâki doldur kadehi badenin al renklisinden
Arzu-şikesten kalb ab-ı revan kokusu dolsun Varsın kadehler yüz binlerce parçaya bölünsün Ben destiyle içerim yeter ki gönül mest olsun Sâki doldur kadehi ab-îhayat kevserinden İçeyim Alem-îşahadeti farzı can bulsun Âlem-î mâna’ya dalayım da ruhum şâd olsun Âlem-îfani de tat yok bari iremim olsun Bizler ki fani kullarız akibete göçenden İçelim ayılmadan kadehler boşalıp dolsun Asırlarca yaşa nedir.? Âlem’anede sonun Geçelim nefsimizden Âlem ne olursa olsun 03_11_1986 Hanımağa34 / Nazife Görgün Sözlük 1_Arzu-şikesten_arzuları olmayan hayal kırıklığı 2_Âbı revan- kalp huzuru 3_Âb-îhayat kevseri_ebedi hayat suyu 4-Âlem-îşahadeti_gerçek âlemde iman etmek 5_Âlem-îmana_mana alemi 6_Âlemifani_gelip geçici fani dünya 7_Âlemane _dünya da 8_Âlem_dünya 9_Nefs_insandaki fena şehvet hissi ***ŞİİR TAHLİLİ*** Şiir İsmi: Doldur Be Saki Şair:Nazife GÖRGÜN Doldur be sâki Nostalji****** Sâki doldur kadehi badenin al renklisinden Arzu-şikesten kalb ab-ı revan kokusu dolsun Varsın kadehler yüz binlerce parçaya bölünsün Ben destiyle içerim yeter ki gönül mest olsun Sâki doldur kadehi ab-îhayat kevserinden İçeyim Alem-îşahadeti farzı can bulsun Âlem-î mâna’ya dalayım da ruhum şâd olsun Âlem-îfani de tat yok bari iremim olsun Bizler ki fani kullarız akibete göçenden İçelim ayılmadan kadehler boşalıp dolsun Asırlarca yaşa nedir.? Âlem’anede sonun Geçelim nefsimizden Âlem ne olursa olsun 03_11_1986 Nazife Görgün Geçelim nefsimizden Âlem ne olursa olsun A ŞEKİL BAKIMINDAN: Şiir, dörtlüklerden oluşmuş, kısa bir hece şiiridir. 15’li hece ölçüsüyle kaleme alınmış şiirde, hece ölçüsü kuralları maalesef çiğnenmiş görünüyor. Şiirde yer yer durak olmasına karşın, genelinde mısralarda durak yok. Duraksız bir hece şiirinin, ahenkli olmayacağı ya da ahenginden çok şey kaybedeceği âşikârdır. Kafiye şemasına bakacak olursak; 1.Dörtlük: a-b-b-b -ol/öl sesleri ile yarım uyak yapılmıştır. 2.Dörtlük: a-b-b-b -ol sesleri ile yarım uyak yapılmıştır. 3.Dörtlük: a-b-b-b -ol sesleri ile kafiye yapılmışsa da bir mısrada kafiye hatası vardır. -on sesi ile kulak kafiyesi yapılmaya çalışılsa da görsel kafiyede büyük bir hatadır. Şiir şekil olarak ilk defa rastladığım bir metin. Çünkü böyle bir kafiyeleniş şeklini daha önce Türk Şiiri’nde hiçbir yerde görmedim. Özellikle hece tarzında olan şiirlerde, bütün bölümler aynı şekilde kafiyelenemez. Zaten halk şiir geleneğinde, 15’li hece ölçüsüne çok nâdir rastlanır. Çünkü hece sayısı bakımından yazılması ve akılda tutulması hayli zordur.Özellikle durakları ayarlayabilmek, ciddi bir uğraş gerektirir. Şiir, eğer rubâi nazım türüyle karşıma çıksaydı, gerçekten ayakta alkışlardım. Çünkü tek tek ayrı ayrı şekilde öne konulacak olan bu şiir, Ömer Hayyam’ın ve Mevlâna’nın rubâilerinden eksik olmayacaktı. B MUHTEVÂ BAKIMINDAN: Şiir, 1986 yılında yazılmış. Bu bakımdan dili bugünkü konuşma diline uzak olsa da anlaşılmaz değildir. Şiirde koyu bir tasavvuf havası var. İlk olarak başlıktan başlamak istiyorum. Sâki, tasavvufta, şeyhlere içki sunan Aşk şarabı hizmetkârdır. Bu terim, sadece tasavvufta kullanılır. 1.DÖRTLÜK: Şair, sâkiden şarabın en koyu renklisini istiyor.Sukut-u hayale uğramış bir kalbin, kırılmış ve/veya şevkine ulaşamamış bir arzunun verdiği hüznün etkisiyle dert unutmayı isteyen bir gönlün mest olma yani kendinden geçme isteği olduğunu anlatıyor. Anladığım kadarıyla, İlâhi güce ulaşmaya çalışan ancak maneviyatının buna yeterli kadar kudretinin olmadığını gören birinin, İlâhi aşkın şarabıyla ruhunun göğe ulaşma isteği var. Maddenin, ne kadar önemsiz olduğunu vurgulayan şair, kadahlerin bin parçaya bölünmesine aldırmayacağını söyleyerek, aşk şarabının gerçek yüzünü de vurgulamış oluyor. Tasavvufun temeli olan ’hiç’ felsefesini tam olarak göremesem de hissettiğimi söyleyebilirim. 2.DÖRTLÜK: Şair, sâkiden hayat suyu tasavvufta ab-ı hayat denilen İlahi aşk şarabı istiyor ve sitemle yakınıyor.Madde aleminin tatsızlığından, basitliğinden, yapaylığından dem vuruyor. Karşı konulmaz bir istekle, madde aleminden ma’na alemine geçmek isteyen şair, cennetin bahçelerinde hazza varmak istiyor. Bu bölüm, tasavvufî edebiyatta sıkça duyulan, naçizâne insanoğlunun İlâhtan beklentilerini anlatan bir yapıdadır. Zaten şairin kullandığı Farsça terkipler de bunun kanıtıdır. 3.DÖRTLÜK: Bu bölüm, şairin sâkiye değil de umum insana seslendiği bölümdür. Dünyanın faniliği ve varılacak yerin belli olduğunu anlatan bu bölüm, maalesef ki şairin en basit mısralarının olduğu bölümdür. Ahengi ve manayı yok etmiş şair bu bölümde.Aslında bunda, anlatılacakların diğer bölümde çok fazla anlatılmış olmasından kaynaklanabilir. Şairin kafiye ve ölçü kaygısı, son dörtlüğü yerlebir etmiştir. Oysa daha uygun kelimelerle daha uygun bir anlatım sağlanabilirdi. Görüldüğü gibi genel anlamada kulağa hitap eden bir şiir olmasına rağmen, aslına bakıldığında kulağa değil akla hitap edildiği görülecektir. Çünkü şiire sadece mana yahut şeklen yaklaşıldığında hep aklın gösterdiği cihet noksan kalacaktır. Şiirin berceste mısraına gelince, şiir genel bir bütünlük havası taşıdığı için, mısralara pek anlam yüklenmemiş. Ancak yine de bir mısra diğerlerinin arasından sıyrılıp gösteriyor kendini. İşte berceste mısra: ’Geçelim nefsimizden Âlem ne olursa olsun’ C UMUMÎ EFKÂR: şiir, yazıldığı dönem itibariyle dil açısından gayet iyi. Yalnız şiire asıl zarar veren yazım hataları ve noktalama eksiklikleridir. Özellikle tamlamalar yanlış yazılmış.Farça terkip kuralları çiğnenmiş. Sanırım bunda hece kaygısı etkili. Çoğu tasavvufî kelime ya yanlış uzatma işaretiyle mana kaybına ve şekil bozukluğuna uğratılmış; ya da tamlamanın nispet ’i’ si kullanılmamış. Meselâ arzu-şikeste değil Arzu-yı şikeste olmalıydı... Noktalama zaten hiç kullanılmamış. Oysa noktalama şiirin her şeyidir.Bu bakımdan vasatın altında. Şiiri genel olarak başarılı buldum diyebilirim. Ama çok iyi olmamakla beraber... Orta derecenin üzerinde bir şiir... Şairine başarılar dilerim. Not: Hasta olduğum için, anlamakta sıkıntı çektiğim yerlerde bazı hatalı yorumlar olmuş olabilir. Öyle bir vaziyet varsa özür dilemek borcumdur. Emrah KURUL Niğde Üniv. TDE Bölümü Öğrencisi Nazife Görgün |