KURT KAPANI
Gün geçtikçe bilenirsin hayata karşı
İşte burası aşkların insanlığın kuruşa satıldığı çarşı Bir bardak çayda nemlenir yüzü kırışık yaşlı Beğenmediğinler kraldır dünyada. Yok, artık bu sabah, sabanı çekecek öküzün, Vah dediğinler fermandır. İçinde dehlere vurur hüzün alaca karanlıkta. Solursun gökdelenince kaçarsın rüzgârdan Kepenek indirir sana son seviştiğin yorgan Deli taylar şevkini kırar, angarya yokuşunda dirilir zaman. Kılıf giydirir sana son uşak, dinlenirsin sustuğun an. Dökülür karsız tepelerden susar atık gönlündeki şevk Bazen hayatı dinlersin annenin kucağında ninni gibi Oysa kara üzümler sıkılmış bahçende salkımlar dert. Elersin hayatı sarhoş elek altı olduğun kadar Katran karası yüzün, umut’un beyaza yoğrulmuş gibi. Sebep ki arandığın dağlarda yeşilini unutmuş ağacın dalı Kovan yok ki, netsin arı.. silsin bahtındaki balı. İnsan, insan olmadıktan sonra, sormasına gerek yok hâl’ı Her gelen götürüyor omuzlarında nasıl olsa sal’ı Kuşun sesi kalır yeşilini yitirmiş, rafların tozlu yeri kurt kapanı Zaman terli, dinlenecek yer ararken götüremezsin mihrabı. |