Çeşm-i SiyâhÇeşm-i Siyâh, çeşm-i siyâh, yakma! Dur! Gönül ister, dîl-i sohbet, ne gezer. Âb-ı hayât olmuşsun sen, akma! Dur! Akşam olur, paslı yürek hem bezer. Giriş oldu, “Bâğ-ı İrem” sahnına. Görem ne hâl, var mı elde, al kına? Dizim bağım, çözül dur da talkına. Çeşm-i Siyâh, ince, ince yaş süzer. Canım içi, diri gömdüm toprağa Sefer ilen, nice, nice ırağa. Tercümânım şu küçücük varağa. Kalem ucu “Âdemoğlu” ol! Çizer. Mustafa SUNA |